Etiket arşivi: milletvekili
BAŞÖRTÜSÜ DOSYASI /// Prof. Dr. Faruk Bilir : Başörtüsü Ve Milletvekilliği
Prof. Dr. Faruk Bilir
fbilir
Merve Kavakçı’nın başörtülü olarak Meclis’e gelmesinin üzerinden 14 yıl geçtikten sonra bir milletvekilinin başörtülü olarak Meclis’e gelip gelemeyeceği tekrar Türkiye’nin gündemini meşgul etmektedir. Ancak gelinen noktada Türkiye’de 14 yıl önceki şartların olmadığı da bir gerçektir. Zira, bugün demokrasiyi ve temel hak ve özgürlükleri 14 yıl öncesine göre daha fazla içselleştirmiş bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde başörtüsü ile Meclis’e girecek olan vekiller, muhtemelen geçmişte yaşanan o hoş olmayan, aşırı sert ve antidemokratik olarak nitelendirilebilecek tepkilerle karşılaşmayacaklardır. İşin açıkçası durum konjonktürel ve siyasi bir nitelik arz etmektedir. Zira hukuki açıdan baktığımızda milletvekillerinin başörtülü olarak Meclis’e gelemeyeceklerine ya da milletvekilliği yapamayacaklarına ilişkin olarak başta Anayasamızda olmak üzere ne kanunlarda ne de TBMM İçtüzüğünde herhangi bir yasaklayıcı hüküm bulunmamaktadır. Mevzuatımızda yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığından dolayı, bu konuda hukuki bir engelin olmadığını söylemek mümkündür. Kamu hukukunun temel ilkelerine göre, açıkça yasaklanmamış konularda serbestlik söz konusudur. Konunun özgürlük alanına ilişkin olması nedeniyle, özgürlüklerin kural, sınırlamanın istisna olduğu evrensel hukuk ilkesinin bir gereğidir. Ayrıca bu konuya ilişkin düzenlemeler veya yasaklar dar yoruma tabi tutulur ve kıyas yoluyla da genişletilemez.
Milletvekillerinin kıyafetlerine ilişkin tek hüküm TBMM İçtüzüğünün” kıyafet” başlığını taşıyan 56. maddesidir. Bu maddeye göre, “Başkanlık kürsüsünde Başkan, beyaz kelebek kravat ve siyah yelek üstüne siyah frak giyer. Görevli katip üyeler de, koyu renk elbise giyerler. Genel Kurul salonunda yer alan milletvekilleri, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilatı memurları ve diğer kamu personeli ceket giymek ve kravat takmak zorundadırlar. Bayanlar tayyör giyerler. Görevlilerin kıyafeti Başkanlık Divanınca tespit edilir”.
Bu maddede bayan milletvekillerinin tayyör giyebilecekleri düzenlenmiştir. Bu madde bayan milletvekillerinin başörtüsü takmalarını yasaklamamaktadır. Belirtmek gerekir ki, bu konuda yasaklayıcı bir hüküm olmadığı için herhangi bir hukuki düzenlemeye de gerek yoktur. Ayrıca, evrensel hukuk ilkeleri, temel hak ve özgürlükler rejimi ve eşitlik ilkesi de bu konuda bir yasaklamanın olamayacağını öngörmektedir. Çünkü başörtüsü bireysel bir tercih ve özgürlüktür konusudur. 1999 yılında İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı’nın Meclise girmesinin engellenmesi, hukuki bir gerekçeden değil, aksine hukuka aykırı bir davranıştan kaynaklanmaktadır. Başka bir ifadeyle bu engelleme hukuk tanımazlık ve özgürlük anlayışındaki baskıcı- yasakçı bir anlayıştan kaynaklanmaktadır.
Bu konuda, ne anayasada, ne kanunlarda ne de TBMM İçtüzüğünde yasaklayıcı bir hüküm olmadığına göre, bu konuda yazılı olmayan kurallar yani teamüller var mıdır? Başka bir ifadeyle, bayan milletvekillerinin Meclise başörtülü olarak girmelerini yasaklayan bir teamül var mıdır? GÖZLER’in belirttiği gibi, ülkemizde yazılı ve katı bir anayasa sistemi vardır. Anayasada, Anayasa hükümlerinin değiştirilmesi için, belirli usuller öngörülmüştür. Bu usullere uyularak Anayasanın değiştirilmesi söz konusudur. Dolayısıyla bu konuda anayasal değerde teamüllerden bahsetmek mümkün değildir. Kanun alanında teamüllerin söz konusu olabilmesi için, kanunun teamüllere gönderme yapması gerekir. Kanunlarda böyle bir yasak ve gönderme de söz konusu değildir. Aynı durum TBMM İçtüzüğü içinde geçerlidir. İçtüzükte de hukukun kaynağı olarak teamüle bir gönderme yoktur. Belirtmek gerekir ki, bu konuda teamüllerin ya da geleneklerin olduğunu söylemek, yani bugüne kadar ki uygulamanın bir yasak oluşturduğunu savunmak mantıklı ve makul bir gerekçeye de dayanmamaktadır. Ayrıca, bu konudaki uygulamanın yasak oluşturduğunu savunmak, bir özgürlüğün uzun bir süre kullanılmaması halinde, bunun bir yasaklama içereceğini savunmak anlamına gelir ki, bunu kabul etmek mümkün değildir.
Ayrıca, ARSLAN’ın da ifade ettiği gibi; “Başörtüsünün ‘siyasal İslam’ın simgesi olduğu, dolayısıyla Cumhuriyetin temellerini yıkabileceği görüşü, hiçbir bilimsel veriye dayanmayan, tamamen korkuların ürünü bir faraziyedir. Bu tıpkı yükseklik korkusu gibidir. Bu korkuyu yenmenin yolu da korkunun objesiyle yüzleşmektir”.
(1)GÖZLER, Kemal, “Türk Anayasa Hukukunda Teamül Olabilir mi?”, Türkiye Günlüğü, Sayı 56, Yaz 1999, s.36.
(2)GÖZLER, s. 36.
(3)GÖZLER, 43- 44.
(4)ARSLAN, Zühtü, Başörtüsü, Ak Parti ve Laiklik:Anayasa Mahkemesinden İki Karar Bir Gerekçe, SETA Analiz, Sayı: 2, Ocak, 2009, s. 14.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.