İbrahim ÇEVİK
Daire Başkanı / Etnik Çatışmalar
Devletin tüm birim ve kademelerini doğrudan ilgilendirme özelliğine sahip bu rapor, tek gözle görülenlerin bir değerlendirmesidir. Rapordan yaratılan izlenimin aksine devletle Kürtler, Kürtlerle Türkler arasında hiçbir husumet bulunmamaktadır. Ülkenin tümünü kapsamamakla birlikte iyi niyetli olanların inancı doğrultusunda olsa dahi “barış”a ikna edilmesi gereken büyük gruplar Kürtler ile Türkler olduğu halde PKK’nın görüş ve isteklerinin kabulüne yönelik bir ikna gayretinin olduğu göze çarpmaktadır. Her yaştan Kürtün 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra askerlik şubelerinin önünde kuyruğa girerek askerlik başvurusunda bulundukları, devletine duydukları güven, ülkelerine olan düşkünlükleri bilinmezlikten gelinmektedir. Devletin gönderdiği bayan öğretmenleri, hemşireleri kendi kızı olarak görüp kollayan, tanrı misafirine bile çoluk çocuğunun nafakasından kesip bal, kaymak ikram eden Kürt-Türk gitmiş onun yerine devletine, diğer gruplardan vatandaşına hasımlar gelmiş gibi bir algı yaratacak ifadelere yer verilmektedir.
Raporda ayrıca genel olarak:
PKK’nın terör yüzünü ortaya koyan her hangi bir cümleye rastlanılmamaktadır.
“Barış sürecinin” bütün sorumluluk ve ağırlığı devlete yüklenmektedir.
PKK’nın öldürdüğü örgüt muhaliflerinin ve çocukları zorla koparılan ailelerin hak ve adalet istekleri görülmüyor.
Terör örgütünün şerrinden mezrasını, köyünü, kasabasını ve şehrini terk eden gettolardaki büyük kalabalıkların ne düşündüklerine yer verilmiyor.
Bizzat PKK ve “bileşenleri” ne atıfta bulunabileceğimiz örnekler çoktur. Ancak dikkatleri dağıtmamak amacıyla küçük örneklerle yetinmek suretiyle raporun başlıklarını ele alalım:
1-Sosyal Psikolojiye İlişkin Öneriler ve Talepler
Batıdakiler ön yargılardan kurtulmalı başlığı konusunda, ön yargının batıda mı yoksa doğuda mı olduğunu gün ışığına çıkarmak için Fırat Haber Ajansı’nın 24.01.2013 tarihli yayınında “Karayılan: 2013 planlamamızı gevşetmeden yürüteceğiz” başlıklı söyleşide söylediklerine bakalım:
“Bu konuyu biz basından takip ettik. Bence Kuzey Kürdistan’daki ve Türkiye’deki Kürt kurumları Sultandağı’ndaki (Afyon) Kürtlere karşı görevlerini yapmamaktadırlar. Madem ki, orada halkımız faşist saldırılara bu kadar maruz kalıyorlar, evleri işyerleri arabaları bu kadar tahrip ediliyor, o zaman Kürt siyasetçilerinin ve değişik Kürt kurumlarının da bu insanlarımızı daha fazla sahiplenmesi ve oradaki insanlarımızın daha fazla zorda kalmalarına karşı sessiz kalmamaları gerekmektedir.”
-Bölgede çatışmadan kaynaklanan ağır travmaların Türkiye kamuoyunda bilinmemesi, bunun sebebiyet verdiği yanlış algıların düzeltilmesi için gayret gösterilmesi başlığına;
Ekonomi ve Sosyal Araştırma Derneği tarafından 2011 yılı ikinci yarısında Hakkâri’de gerçekleştirdiği “bölge psikolojisinde yas ve kayıplar” konulu “derinlikli mülakat” sonucu değerlendirmesiyle bakalım:
“Anket sonuçlarından da görüleceği üzere, kayıp sonrası cenaze merasimi, mezarlık gibi süreçleri yaşayamamak “onursuzlaştırılmak” olarak algılanmaktadır. Bu travmatik streste şiddet-etki ilişkisi bağlamında eylemlere katılım oranı da artmaktadır. Bu sürecin sonuna doğru aile kurmak, ana-baba olmak yerine grup için savaşmak öne çıkmaktadır. Kürtlük, Öcalan ve partinin nasıl önemli hale geldiğinin anlaşılması önemlidir. Öcalan figürü burada ezilmişlik ve kurban edilme psikolojisi karşısında gruba başka bir yol sunan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve belediye müracaat edilen kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. PKK’nın bu kaos ortamında içine kapanan bu grubun insanlarına çaresizlik, aşağılama, umutsuzluk ve ölüm hali içinde onurlu bir seçenek sunduğu algısı hakimdir.”
-Sürece zarar veren dilin (terör örgütü, bebek katili vb.) bırakılması başlığına cevap olarak çok örnekten sadece birini dikkate alabiliriz;
Mayıs sonunda Ankara’da yapılan “Demokrasi ve Barış Konferansı”nda konuşulanlardan: “Nefret dilinin değil, barış dilinin yaygınlaşmasının, karşılıklı anlayış ve saygının bu sürecin selameti açısında yaşamsal önemini vurguluyoruz”.
Bunu, terörün yakıp-yıktıklarını unutun, hak ve adalet istemeyin demelerinden başka türlü anlamak mümkün değildir. Biz istediğimiz noktaya vurarak kırarak, öldürerek geldik artık bundan sonra size “barışın dili”yle hitap ediyoruz diyorlar.
– “Şeyh Said, Said Nursi, Seyyid Rıza vb. isimlerin itibarlarının iadesi”
Başlığının değerlendirmesi: PKK’nın yıllardır yürüttüğü ancak 2010 yılından itibaren hız verdiği Türkiye’nin soykırımlardan sorumlu bir ülke olduğu propagandasındaki fikirlerin bire bir aynısı. Uzlaşmayı sağlayacak olmasından çok farklı olarak yurt içindeki ve dışındaki Süryani, Ermeni, Kürt soykırım iftiracılarını çok hoşnut edecek bir istek.
– Kanaat Önderleri Devreye Sokulmalı
Başlığının değerlendirmesi: Adının dışında her yönüyle PKK’ya bağlı sözde sivil toplum örgütlerinin dillerinden hiç düşürmedikleri bir istektir bu. Dolayısıyla kime ve neye göre hizmet edeceğini düşünmek bile anlamsızdır.
– 1937 ve 1938 Dersim Soykırımlarının Kınanması
Başlığının değerlendirmesi: PKK’nın başlıca isteklerinden biri olduğunu zaten belirtmiştik. Şimdilik dile getirmekten özellikle kaçındıkları tazminat talepleri daha sonraki aşama olarak hazır bekletiliyor.
– Etnik ve Mezhebi Ayrımcılıklara ve Asimilasyon Politikalarına Son Verilmesi
Başlığının değerlendirmesi: PKK’nın diliyle kaleme alınmasında bir sakınca görülmemiş.
Terör örgütünün her fırsatta propagandasını yaptığı bir istek daha. Bunu isteyenlerin sadece, eğer Cumhuriyet devleti bugüne kadar bu politikayı uygulasaydı bugünkü olaylar olur muydu sorusuna cevap vermeleri yeterlidir.
– Bu Ülke Artık Tek Din, Tek Dil Gibi Söylemleri Kaldırmıyor
Başlığının değerlendirmesi: Kaldıramayanlar sadece ve tek bir grup olarak bölücülerdir.
-Kalıplaşmış deyimlerden vazgeçilmeli: Türk bayrağı, Türk milleti, ne mutlu Türküm diyene, Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, Türkiye Türklerindir, bir Türk dünyaya bedeldir gibi.
Başlığının değerlendirmesi: Burada bir başka etkinin varlığı daha ortaya çıkıyor… AB’nin Türk bayrağına ve ordusuna ilişkin raporlarına aldığı olumsuz ifadelerle aynı değerlendirme. BDP’li politikacılar bile bayrakla bir sorunları olmadığını açıklamıştı.
2-Siyasi Öneriler Ve Talepler
A-Hukuk Düzleminde
Bu başlık altındaki isteklerin tümü birçok PKK ve “bileşenlerinin” listesinde zaten yer alıyor.
B-Yürütme/İdare ve Güvenlik Düzleminde
Başlığının değerlendirmesi: Buradaki isteklerde de aynı PKK yaklaşımı büyük ölçüde görülüyor. Ancak “-Karakol ve kalekol yapımlarının durdurulması” başlığının tümüyle magazin içerikli haberlerin etkisi altında ele alındığı belli oluyor. Diğer başlıklarla özelikle Tunceli’deki Alevi mezhepçileriyle yapılan görüşmelerin etkisi yansıtılıyor.
C-Yargısal Süreçler Bakımından
– Ergenekon Operasyonlarının Fırat’ın Doğusuna Da Taşınması
Başlığının değerlendirmesi: Barzanici Kürtçülerin, PKK’yı ve ÖCALAN’ı Ergenekoncu olarak suçladıklarını ve kendilerince doğru olan kanıtları sunduklarından haberleri yok galiba. Bu durumda ÖCALAN da Ergenekoncu olarak yargılanmalıdır.
Diğer başlıklara gelince; öncekilerin devamı olarak PKK kaleminden çıkma olanlardan hiçbir farkı bulunmuyor.
3- İktisadi Süreçlere İlişkin Öneriler Ve Talepler
-Yayla Yasaklarının Kaldırılması
Başlığının değerlendirmesi: 15 Haziran günü Kozma Dağı’ndaki yayla şenliklerine katılan ve havaya ateş açarak coşan PKK’lı teröristler varken bu isteği hangi akılla kaleme aldıkları cevapsız bir sorudur. Örnekleri çok; ama Iğdır’ın Korhan Yaylası’nda PKK’lıların kaçırdıkları il özel idaresinde çalışan on işçinin durumunu hatırlamaları birer insanlık görevidir.
Diğer başlıkları için de aynı PKK bildirisi benzetmesi geçerlidir.
4-Kültürel Öneriler Ve Talepler
Aynı değerlendirme!
-Yaşayan Diller Enstitüsü Mezunlarına Öğretmenlik Hakkı Verilmeli
Başlığının değerlendirmesi: Kürtlerin ne kadar ilgi gösterdiklerine bakalım. Örneğin Batman’dan bir haber… Büyük bir gürültü koparılan Zımane me dixwhezın eylemlilik döneminden sonra eğitimde seçmeli ders konusunda varılan sonuçlar ele alınıyor. Batman Çağdaş gazetesinin 27 Eylül 2012 tarih ve “Seçmeli Derslerden Anekdotlar” başlıklı haberinde: Kürtçe yerine din dersleri tercih edilmiş. İl merkezinde 121 bin öğrenciden 4 bin den biraz fazlası Kuran’ı Kerim’i, sadece 650’si ise yaşayan diller ve lehçeleri tercih etmiş. Yaşayan diller konusunda Mardin Artuklu Üniversitesi çalışma yürütüyormuş. Ancak o güne kadar Kürtçe eğitmenler sınavdan geçirilmediklerinden başka eğitime de tabi tutulmamışlar.
Acaba bu bilgilerden haberleri var mıydı?
5-Sosyal Adalet Talepleri (İstihdam, Gelir Güvencesi ve Teşvikler Vb.)
Başlığının değerlendirmesi: PKK’yı var edip, bugüne kadar getiren asıl ve gerçek sorunların yer alacağı bu bölüm resmi söylemler halinde geçiştiriliyor. Geçiştiriliyor çünkü işadamlarının terörün neden olduğu ekonomik kayıpları dile getirmeleri kaçınılmaz olacaktır. Sonuç olarak diğer bölümlerdeki örgüt jargonu ve anlayışı burada pek görülmüyor.
Sürece İlişkin Endişeler
Raporda görüşmelerde sürece ilişkin öne sürülen endişeler de paylaşıldı. Endişeler "Güvence" ve "Yöntem" başlığı altında anlatıldı.
1-Güvence Çerçevesindeki Endişeler
Başlığının değerlendirmesi: Herhangi bir değerlendirmenin gereksiz olduğunu anlatan ifadeler her şeyi ortaya koyuyor. Örneğin, -Yine kandırılacak mıyız? -Hiç kimse boşu boşuna dağa çıkmamıştır. -Kürt halkının önderini 4 duvar arasında tutarak nasıl barışacaksınız? -Gerilla anneleri yavrularına kavuşabilecek mi? -Hakikatleri Araştırma Komisyonu olacak mı?
2-Yöntem ve Sonuçla İlgili Endişeler
Gittikleri yerlerde kendilerine gösterilen tepkileri olduğu şekliyle kaleme almaktan kaçındıkları anlaşılıyor. Süreçten endişe edenlerin terör konusunda net düşünemeyen kararsızlardan oluştuğu sıralanan isteklerden belli oluyor. Teröre karşı kararlı duran büyük kesimin düşünce değerlendirmeleri yer almıyor.
Raporun Sonuç Kısmı
İlk cümleden itibaren devlet tüm sorunların nedeni olarak gösteriliyor. Raporun sonuç bölümünde de PKK’nın hiçbir sorumluluk ve günahının olmadığının kabullenilmesine çaba gösteriliyor.
Yazıdaki değerlendirme Milliyet gazetesinin http://siyaset.milliyet.com.tr/iste-akillerin-erdogan-a-sundugu/siyaset/detay/1728347/default.htm adresindeki rapora ait bilgilerden yola çıkılarak kaleme alınmıştır.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.