Etiket arşivi: AÇIKLAMA

İSRAİL : Obama’dan Netanyahu açıklaması


ABD Başkanı Barack Obama’nın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya ‘tam bir baş belası’ dediği ileri sürüldü.

Amerikalı tecrübeli gazeteciler Mark Halperin ve John Heilmann’ın kaleme aldığı "Double Down" isimli kitapta, ABD Başkanı Barack Obama’nın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya "tam bir baş belası" dediği ileri sürüldü.

Kitapta, Obama’nın bu ifadeyi, 2012’de İsrail’e yapacağı ziyaretten 6 ay önce, danışmanları ile yaptığı toplantıda sarf ettiği belirtildi. 2012’deki başkanlık seçimlerinin anlatıldığı 499 sayfalık kitaba göre; Obama, 30 Eylül’deki toplantıda İsrail ve Filistin konusunda konuşurken, "Hepimiz, Netanyahu’nun tam bir baş belası olduğunu biliyoruz" ifadesini kullandı. Obama’nın kullandığı ifade İsrail basınında da geniş yer aldı. Ancak İsrail Başbakanlığı’ndan konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi.

2011’deki G-20 zirvesi sırasında Obama ve eki Fransa cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin açık unutulan mikrofonda Netanyahu aleyhindeki konuşmaları basına yansımıştı. Sarkozy, Netanyahu için, "Ona tahammül edemiyorum. O tam bir yalancı" derken Obama da "Sen bıktın; ben ne yapayım, onunla her gün uğraşmak zorundayım" ifadesini kullanmıştı.

TERÖR : Başbakan’dan El Kaide açıklaması !


Başbakan Erdoğan İsveç Başbakan’ı Fredrik Reinfeldt ile ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, "Nusra gibi Kaide gibi örgütlerin ülkemizde barınmaları söz konusu olamaz, aksine bunlara yönelik herhangi bir yapılanma olursa, bölücü terör örgütleriyle verdiğimiz mücadele neyse onlar da aynı mücadeleye tabidir, onlara da gereken uygulamayı bugüne kadar hep yapmışızdır, yaparız." dedi.

İşte Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından önemli satır başları;

Baba Esad’ın döneminde ülkemizde sıkıntı yaşandı.İktidara geldikten sonra komşularla düşmanlıkları kaldıralım istedik. Suriye halkı ile sorunumuz yok. Hatta akrabalık var. Arap Baharı oluştuğunda kendileri ile şunu net konuştuk. Kendisine ‘rüzgar iyi esmiyor bu sizi de vurabilir’ dedik. Otokrasiden çıkmanız gerekir size her türlü desteği veririz dedik. Çok partili sistemin nasıl kurulabileceğini anlattık.

Orada tanklarla toplarla insanları öldürmeye başladılar. Sonu iyi gelmeyecek dedik. Biz ne dediysek bunlar terörist dediler. İbadetini yapan insana terörist dediler. Şuanda gelinen noktada 150 bine yakın insan ölmüş durumda fazlası var azı yok. Ülkemde 600 bini aşkın sığınmacı var. Bu insanlar rejimin silahlarından kaçıyor. Bunun içinde kovansiyonel, kimyasal silahlar var. Dünyada şöyle oyun oynanıyor. Kimyasal silahlara karşı yaptırım uygulayalım ya da uygulamayalım. Bu bir aldatmaca. Konvansiyonel silahlarla öldüğü zaman önemli değil kimyasal silahla öldüğü zaman mı önemli. Öyle bir şey yok. Suriye ile ilişkimiz bunlardan dolayı bozuk. Esed gitmedikten sonra buranın normale dönme şansı yok. Cenevre 2’yi, destekliyoruz ama erteleme kararı verildi. Şimdi siz şunları şunları kabul edin diyorlar.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm süreciyle ilgli tavrımızı biliyorsunuz. İşin iki boyutu var. Bunlardan bir tanesi yürütme tarafından yapılacak olanlar diğeri yasama ile ilgili kısım. Hedefimiz kısa sürede bitirmek. Kısa sürede neticelendireceğiz.

SIĞINMACILAR

Biz Suriye’de Özgür Suriye Ordusu ile irtibat halindeyiz. Suriye Ulusal Konseyi ile irtibatımız söz konusudur. Sığınmacılar için 2 milyar doları bizim yapmış olduğumuz yatırım vardır. Suriye’den göç eden sığınmacılara yardım etmeye devam edeceğiz.

TÜRKİYE’NİN AB’YE ÜYELİĞİ

16 farklı fasıl önündeki siyasi engeller bizi üzmektedir. Dersimizi iyi çalıştık. Bunları aşabilecek gücü sahibiz. Süratle eğer siyasi engeller olmazsa bunları aşarız.

İSRAİL /// İsrail’den flaş ‘Mavi Marmara’ açıklaması : Büyük hataydı


Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırı sırasında İsrail Askeri İstihbarat Başkanı olan Amos Yadlin, "Mavi Marmara’da yaşananlar büyük hataydı. İki tarafta da hatalar vardı. Keşke olanlar hiç yaşanmasaydı" dedi.

İsrail ablukası altındaki Gazze’ye, gıda, ilaç ve inşaat malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisine Mayıs 2010’da uluslararası sularda seyrettiği sırada düzenlenen saldırının arkasındaki isimlerden biri olan, dönemin Askeri İstihbarat Başkanı emekli Tümgeneral Yadlin, üç yıl sonra AA’ya konuştu.

"BU TECRÜBELERİMİZ OLSAYDI, ONLAR YAŞANMAZDI"

Silahsız, 9 sivil Türk aktivistin ölümüne, 50’yi aşkın kişinin de yaralanmasına yol açan saldırıyla ilgili Türkiye’de İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edilen Yadlin, "Aynı şeyler bugün olsa yine aynı şeyleri yapar mıydınız" sorusuna, "Yaşanan tecrübeler, insana hep bir şeyler kazandırıyor. Bu tecrübelerle, o yaşanan olaylar olmazdı" şeklinde konuştu.

Son dönemde Arap dünyasında yaşanan gelişmeleri de yorumlayan Yadlin, "Arap baharı her yerde İsrail karşıtlığına dönüştü. İlk devrimin ardından gelenler, İsrail için bahar değildi. Mısır’da Arap baharı şimdi asıl seyrine döndü. Ama evet, askeri darbe yoluyla oldu" dedi.

İsrail’in, dış dünyayla bütün bağlantısını kopardığı Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisi, 31 Mayıs 2010 yılında dünyanın birçok ülkesinden çok sayıda aktivistle birlikte İstanbul’dan yola çıkmıştı. Bebek maması, oyuncak, gıda ve ilaç yüklenerek yola çıkan Mavi Marmara, Akdeniz’de uluslararası sularda seyrederken havadan ve sudan gemiyi basan İsrail komandolarının silahlı saldırısına uğramıştı.

İSRAİL ÖZÜR DİLEDİ AMA…

Tüm dünyanın canlı yayında izlediği saldırıda 9 Türk aktivist yaşamını yitirdi, 50’yi aşkın kişi de yaralanmıştı. Saldırının, uluslararası sularda sivil, silahsız ve insani amaçlarla yola çıkan bir gemiye yapılmış olması bütün dünyada büyük yankı uyandırdı. Olayın sıcaklığıyla dünyanın birçok ülkesinden İsrail’e tepki yağmıştı. Türkiye, vatandaşlarına yapılan bu saldırının ardından İsrail ile ilişkilerini "ikinci katip düzeyine" indirmiş ve İsrail’e "özür", "tazminat" ve "Gazze ablukasının kaldırılması" şartını öne sürmüştü.

İsrail, geçtiğimiz mart ayından "özür" dilemiş ve "tazminat" ödeyeceğini açıklamıştı. Ancak aradan geçen süre içerisinde "tazminat" ödemesiyle ilgili herhangi bir yol alınamadı.

AMOS YADLİN KİM?

Mavi Marmara saldırısının failleri arasında yer alan Amod Yadlin, İsrail Askeri İstihbarat Başkanlığı görevinden tümgeneral rütbesiyle emekli oldu. Daha önce İsrail’in Washington Büyükelçiliği’nde askeri ataşelik görevinde bulundu. İsrail’de bir tarım çiftliği olan Kibbutz’da doğan Yadlin, Ben Gurion Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. 1973’teki Arap-İsrail savaşı olan "Yom Kippur"da İsrail Ordusu’nda hava kuvvetlerinde pilot olarak görev yapan Yadlin, 1981’de Irak‘ta Osirak Nükleer Reaktörü’ne İsrail’in yaptığı saldırıda görev alan 8 pilottan biriydi. Yadlin, 2010 yılında ordudan tümgeneral rütbesinde emekli oldu.

TEKNİK TAKİP : Cameron’dan “dinleme” açıklaması


İngiltere Başbakanı David Cameron, birçok ülkede tartışmalara neden olan dinleme skandalıyla ilgili, "Birleşik Krallık’ın, ABD ile çok güçlü, uzun süreli ve güvene dayalı bir ilişkisi var" dedi.

İngiliz Parlamentosu’nun alt kanadı Avam Kamarası’nda açıklama yapan Cameron, geçen hafta katıldığı ve özellikle Amerikan istihbarat servislerinin Almanya gibi Avrupa ülkelerinin liderlerini dinlediği iddialarının tartışıldığı AB zirvesiyle ilgili konuştu.

Zirvede istihbarat servislerinin rollerinin tartışıldığını ifade eden David Cameron, "Avrupa ülkeleri ile ABD arasındaki ilişkinin güvene dayalı olması gerektiği yönünde anlaşmaya vardık. Son ortaya çıkanların neden olduğu zararla ilgili ise Birleşik Krallık’ın ABD ile çok güçlü, uzun süreli ve güvene dayalı bir ilişkisi vardır" ifadesini kullandı.

İngiliz istihbarat servislerinin aktiviteleriyle ilgili yorum yapmadıklarını dile getiren Cameron, "Ancak istihbarat servislerimizle ilgili parlamentoda bir tahkik komitesi olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. İstihbarat servislerimiz hukuka uygun olarak çalışmaktadır" değerlendirmesini yaptı.

Cameron, İngiliz istihbarat servislerinin çalışmalarına da değinerek, 2000 yılından bu yana İngiltere’de terör saldırıları ihtimallerinin arttığını ve 11 Eylül 2001’den bu yana ise Birleşik Krallık genelinde 330 kişinin terörle ilgili suçlardan mahkum edildiğini belirtti. İngiliz Başbakanı, istihbaratın Avrupalı müttefiklerini terör saldırı planları konusunda uyardığını da dile getirdi.

TEKNİK TAKİP : Çin de ABD’den açıklama istedi


Çin, ABD‘nin küresel casusluk faaliyetleri kapsamında Çin‘de istihbarat çalışmaları yürütüldüğü iddiasıyla ilgili ABD‘den açıklama istediklerini açıkladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying, ABD‘nin dünyadaki 80 merkezde özel istihbarat faaliyetleri yürüttüğü ve bu merkezler arasında Pekin, Şanghay ve Çıngdu’daki ABD büyükelçilik ve başkonsolosluklarının da bulunduğu yönündeki haberlere ilişkin Çin‘in tutumunu açıkladı.

Sözcü, "ABD‘den konuya ilişkin açıklama talebinde bulunduklarını" söyledi.

Hua, ABD‘ye "Çin‘deki birimlerinde uluslararası prensiplere saygılı olmaları, kimliklerine uymayan ve Çin‘in güvenliği ve menfaatlerini zedeleyecek eylemlerden uzak durmaları" yönünde çağrıda bulundu.

ERGENEKON DAVASI : İlkay Sezer’den açıklama


Başbuğ’un Aydın’a “Lice’ye git" emri vermediği belirtildi.

Selahattin GÜNDAY – Cem TURSUN İSTANBUL DHA – Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer , Lice olaylarına ilişkin hazırlanan iddianame ve çıkan haberlerle ilgili yazılı açıklama yaptı.

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Lice ilçesinde 22 Ekim 1993 günü meydana gelen olaylara ilişkin iddianameyi kabul ettiğini hatırlatan Sezer, Ağustos 1993 – Ağustos 1995 yılları arasında Jandarma Asayiş Kolordu Komutan yardımcılığı görevinde bulunan müvekkili Başbuğ’a yönelik kasıtlı ve ima dolu haberler yapıldığını belirtti.

Söz konusu haberlerde müvekkili tarafından Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git" emrinin verildiğinin iddia edildiğini kaydeden Sezer, “Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı, Lice ilçesinin güneyinde bulunan Dibek-Yolçatı-Esenli bölgesine 22 Ekim 1993 günü operasyon icra edilmesine karar vermiştir. Operasyonun icra edileceği 22 Ekim 1993 günü sabahı Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın, İl Jandarma Alay Komutanı J.Alb. Eşref Hatipoğlu ve Bölge Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü J.Kur.Bnb. M. İhsan Batı’nın beraberinde emir astsubayı olduğu halde, 06.30-07.00 saatleri arasında, Diyarbakır’dan havayolu ile Lice İlçe Jandarma Birlik Komutanlığı ve Jandarma Komando Bölüğü’nün bulunduğu yere gittikleri ve orada taktik komuta yeri tesis ettikleri bilinmektedir" dedi.

LİCE’YE GİT EMRİ VERİLMEDİ

Müvekkili İlker Başbuğ’un Aydın’a “Lice’ye git" şeklinde bir emir vermediği savunan Sezer, “bu yöndeki haber ve yorumların yalan olduğunu ileri sürdü. Olaya ilişkin iddianamede Lice Emniyet Amirliği tarafından hazırlanmış olay tutanağı bulunduğunu ifade eden Sezer, tutanakta bölgenin yoğun ateş altında olduğunun anlatıldığını söyledi. Sezer, takviye ekiplerin de bölgeye geldiği yazılan tutanakta, komuta yerinde çatışmaları yöneten Aydın’ın saat 11.45 civarında başından yaralandığının anlatıldığını ifade etti.

HELİKOPTER YOĞUN ATEŞ NEDENİYLE İNEMEDİ

22 Ekim 1993 günü Korgeneral Hasan Kundakçı ile Başbuğ’un Şenyayla bölgesinde devam eden büyük çaplı operasyonu yerinde görmek üzere o bölgeye gittiklerini belirten Sezer, “Şenyayla bölgesinden Muş’a geldiklerinde, Tuğg. Bahtiyar Aydın’ın vurulduğunu öğrenmişler ve bunun üzerine birlikte aynı helikopter ile Lice’ye intikal etmişlerdir. Helikopter, yoğun ateş nedeniyle komando bölüğünün bulunduğu yere inememiştir. Bunun üzerine, helikopter ateş altında iç güvenlik taburunun bulunduğu bölgeye güçlükle inmiştir. Helikopterden inen Korg. Kundakçı ve müvekkilim beraberinde bulunanlar ile, ateş altında sıçrayarak en yakındaki mevzilere girmişlerdir" ifadelerini kullandı.

İDDİALAR AKIL DIŞI

İlkay Sezer bu yazılanların bile 22 Ekim 1993 günü Lice’de yaşanan olayların, haber ve yorumlarda iddia edildiği gibi bir kurgu olmasının yanlışlığını, inanılmazlığını ve akıl dışı olduğunu gösterdiğini savundu. Avukat Sezer açıklamasının sonunda, “Bu vesileyle görevinin başında şehit olan ve müvekkilimizin kahraman silah arkadaşı Tuğg. Bahtiyar Aydın’ı rahmetle anar, bitmeyen acıları yeniden alevlenen değerli aile bireylerinin de acılarını yürekten paylaşırız" ifadelerini kullandı.

ERGENEKON DAVASI : Bizim bir kazancımız olmadı ki kaybedelim /// @vardiyabizde @BalyozGercekler @rodri kdani @BalyozTR


Balyoz ve Ergenekon davalarında hüküm giyen emekli ve muvazzaf subayların yakınları, Org. Necdet Özel’in önceki gün 29 Ekim resepsiyonunda yaptığı açıklamaları değerlendirdi.

Ailelerin tepkileri özetle şöyle:

* Nilgül Doğan (Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi): “Söyleyecek fazla bir şey yok. Sayın Genelkurmay Başkanı iyi ki elini taşın altına koymuş. Balyoz Davası 237 kişiyi kurban etti. Eğer elini taşın altına koymasaydı, demek ki bütün Türk ordusu içerde olacaktı.”

* Selver Sağdıç (Emekli Koramiral Kadir Sağdıç’ın eşi): “Onu kimse hedef tahtasına koymuyor. Aslında kendisi kendini hedef tahtasına koyuyor. Bir şey yapamıyor olabilirler ama bunu açık bir şekilde halka ifade etmeleri gerekir. Açıkçası bu açıklamayı yadırgadım.”

* Rengin Gürdeniz (Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz’in eşi): “Elini taşın altına koymuş olabilir ama sonucun ne olduğunu bilmiyoruz. Genelkurmay Başkanı’nın söylediği hiçbir şey beni etkilemiyor. Bir darbe davasında ceza alanlardan yarısından fazlası denizci ise bu ‘balon bir dava’ demektir. Bu durum kendisine neyi ifade ediyor. Asıl onu sormak isterim.”

* İrem Kutluk (Emekli Tümamiral Deniz Kutluk’un eşi): “Bizim şimdiye kadar ondan bir kazancımız olmadı ki bundan sonra da kaybedelim. Sayın Özel ile Jandarma Genel Komutanı’yken görüşmüştük. Bize ‘Birinci önceliğimiz, suçsuz olduğunu bildiğimiz silah arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşmasıdır. Kara Kuvvetleri Komutanı olursam bu konuda daha etkin çalışacağım” demişti. Genelkurmay Başkanı olduktan sonra kendisinden randevu istedik, vermedi. Bizim ondan istediğimiz personeline sahip çıkmasıydı.”

JİTEM DOSYASI : İLKER BAŞBUĞ’UN AVUKATINDAN “LİCE” AÇIKLAMASI


28.10.2013 09:57Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı, Lice olaylarına ilişkin hazırlanan iddianame ve çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı. Avukat İlkay Sezer, müvekkili İlker Başbuğ’un Tuğgeneral Bahtiyar Aydın

– Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı, Lice olaylarına ilişkin hazırlanan iddianame ve çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı. Avukat İlkay Sezer, müvekkili İlker Başbuğ’un Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” şeklinde bir emir vermediğini söyledi.

Avukat İlkay Sezer, Lice olaylarına ilişkin hazırlanan iddianame ve sonrasında basında yer alan haberlere ilişkin 8 maddelik yazılı bir açıklama yaptı. Sezer’in açıklaması şöyle:

“1. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, Lice ilçesinde 22 Ekim 1993 günü meydana gelen olaylara ilişkin iddianameyi kabul etmesi, 23 Ekim 2013 gününden itibaren basında haber oldu.

2. Ağustos 1993 – Ağustos 1995 yılları arasında Jandarma Asayiş Kolordu Komutan yardımcılığı görevinde bulunan, müvekkilim (E) Org. İlker Başbuğ’a yönelik “kasıtlı” ve “ima dolu” haber ve yorumlar da 25 Ekim 2013 günü bazı gazetelerde yer aldı.

“Kara propaganda” amaçlı bu haber ve yorumlarda, müvekkilim tarafından; Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” emrinin verildiği iddia edilmekteydi.

3. Dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı (E) Korg. Sayın Hasan Kundakçı, 26 Ekim 2013 günü bir gazetede yer alan söyleşisinde; müvekkilime yöneltilen “kara propaganda” amaçlı konu dahil, Lice olayına ilişkin diğer bilgi ve gördüklerini net ve detaylı olarak anlattı.

Ayrıca, Sayın Kundakçı tarafından yıllar önce yazılmış olan “Güneydoğu’da Unutulmayanlar” isimli kitapta da Lice olayına ilişkin bilgi bulunmaktadır.

4. Müvekkilim adına, aşağıdaki maddelerde yer alan tamamlayıcı bilgilerin de kamuoyuna verilmesinin yararlı ve gerekli olduğu düşünülmüştür.

5. Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı; Lice ilçesinin güneyinde bulunan Dibek-Yolçatı-Esenli bölgesine; 22 Ekim 1993 günü operasyon icra edilmesine karar vermiştir.

Operasyonun icra edileceği 22 Ekim 1993 günü sabahı; Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın, İl Jandarma Alay Komutanı J.Alb. Eşref Hatipoğlu ve Bölge Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü J.Kur.Bnb. M. İhsan Batı’nın, beraberinde emir Astsubayı olduğu halde, 06.30-07.00 saatleri arasında, Diyarbakır’dan havayolu ile Lice İlçe Jandarma Birlik Komutanlığı ve Jandarma Komando Bölüğü’nün bulunduğu yere gittikleri ve orada taktik komuta yeri tesis ettikleri bilinmektedir. Bu yapılanlar, doğal ve askeri taktik faaliyetlerin bir gereğidir.

Sayın Kundakçı’nın bu konuya ilişkin soruya vermiş olduğu cevap ve yukarıda ifade edilen tamamlayıcı bilgiler; müvekkilim İlker Başbuğ’un Tuğg. Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” şeklinde bir emir vermediğini açıkça göstermektedir.

26 Ekim 2013 günü bazı gazetelerde bu konuya ilişkin yapılan haber ve yorumlar gerçeği yansıtmayan, “kasıtlı” yalan söylemlere dayandırılmaktadır.

6. Mahkemeye sunulan iddianamenin başlarında, Lice Emniyet Amirliği tarafından hazırlanmış “olay tutanağına” yer verildiği öğrenilmiştir. Söz konusu polis tutanağında özetle şunlar ifade edilmektedir:

“22.10.1993 günü saat 09.00 sıralarında; emniyet amirliğine ait bir resmi minibüse üzüm bağlarında gizlenen PKK terör örgütü mensupları tarafından ateş açılmıştır. Çevrede araştırma yapılırken, Komando Bölüğü’nün bulunduğu bölgenin yoğun olarak ateş altına alındığı öğrenilmiştir. Akabinde İlçenin her tarafından özellikle Emniyet Amirliği, J. Bl. K.lığı, Piyade Tabur K.lığı bölgelerine de uzun namlulu silahlarla taciz ateşleri gelmeye başlamıştır. Merkezden takviye kuvvet istenilmiş, saat 11.00 sıralarında gelen helikopter Lice’ye inememiş, Hani ilçesine giderek inmiş ve gelen takviye kuvvetler panzerlerle Hani’den Lice’ye intikal etmiştir. Çatışma saat 16.00’ya kadar aralıksız devam etmiş, hafifleyerek saat 19.00 sıralarında sona ermiştir.”

Lice Jandarma Komando Bölüğü, bahçesinde tesis edilen Taktik Komuta Yerinde, çatışmaları yöneten Tuğg. Bahtiyar Aydın, saat 11.45 civarında başından yaralanmıştır. Tahliye için istenilen helikopter yoğun ateş nedeniyle Komando Bölüğü’nün bahçesine inememiş, bunun üzerine Tuğg. Aydın bir Zırhlı Personel Taşıyıcı ile İç Güvenlik Taburunun bulunduğu bölgeye götürülerek, oradan helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesine tahliye edilebilmiştir.

22 Ekim 1993 günü Korg. Kundakçı ile o tarihte Tümgeneral olan müvekkilim İlker Başbuğ “Şenyayla” bölgesinde devam eden büyük çaplı operasyonu yerinde görmek üzere o bölgeye gitmişlerdir.

Şenyayla bölgesinden Muş’a geldiklerinde, Tuğg. Bahtiyar Aydın’ın vurulduğunu öğrenmişler ve bunun üzerine birlikte aynı helikopter ile Lice’ye intikal etmişlerdir.

Helikopter, yoğun ateş nedeniyle Komando Bölüğünün bulunduğu yere inememiştir. Bunun üzerine, helikopter ateş altında İç Güvenlik Taburunun bulunduğu bölgeye güçlükle inmiştir.

Helikopterden inen, Korg. Kundakçı ve müvekkilim beraberinde bulunanlar ile, ateş altında sıçrayarak en yakındaki mevzilere girmişlerdir.

Sadece bu maddede yazılanlar bile; 22 Ekim 1993 günü Lice’de yaşanılan olayların, haber ve yorumlarda iddia edildiği gibi bir “kurgu” olmasının yanlışlığını, inanılmazlığını ve akıl dışı olduğunu açıkça koymaktadır.

7. Bazıları, Ergenekon ve Balyoz adı verilen davalarda verilen kararların belli bir “strateji” dahilinde karalandığını ileri sürmektedir. Bu “strateji”nin de “cezalandırılanlar bölücülerle kahramanca mücadele eden vatanseverlerdir” söylemine dayandığını iddia etmektedirler.

Ergenekon ve Balyoz adı verilen davalardaki kararlara yöneltilen eleştiriler bir stratejinin uygulanması değil “gerçeğin” haykırılmasıdır.

Bölücü terör örgütüne karşı canı pahasına mücadele edenler; öncelikle gizli tanık ve ordudan uzaklaştırılmış kişilerin tanıklıkları ile suçlanmakta ve yargılanmaktadırlar.

Mahkemeler, eli kanlı teröristlerin ayağına kadar giderek günlerce tanık olarak ifadesine başvururken, huzuruna gelen eski Genelkurmay Başkanı ve değerli Türk Ordusu mensuplarını yasaları çiğneyerek dinlememektedirler.

Bu uygulamalar ile, belki mahkemelerde belirli mesafeler alınabilir, ancak, Türk Kamuoyunun inandırılabileceği ve vicdanen de kabul edebileceği sonuçlara ulaşılamaz.

8. Bu vesileyle görevinin başında şehit olan ve müvekkilimizin kahraman silah arkadaşı Tuğg. Bahtiyar Aydın’ı rahmetle anar, bitmeyen acıları yeniden alevlenen değerli aile bireylerinin de acılarını yürekten paylaşırız.”

İSTİHBARAT : ABD’den Hakan Fidan açıklaması


MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili dış basında yapılan haberlere ilişkin bir açıklama da ABD Büyükelçisi Ricciardone’den geldi.

Son günlerde hakkında bir takım iddialar ortaya atılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ABD elçisi Francis Ricciardone’den destek geldi.

Hakan Fidan’la çalışmanın bir ayrıcalık olduğunu söyleyen büyükelçi, "İstihbarat açısından uyumlu çalışıyoruz. Ancak kişisel olarak şunu söylemek isterim; Hakan Fidan sadık, yetenekli, yeterli ve kararlı bir üst düzey Türk bürokratı. Onunla çalışmak benim için ayrıcalık ve keyif" şeklinde konuştu.

Ricciardone, Kılıçdaroğlu ile görüşmesiyle ilgili de "Muhalefet lideri ile elçinin buluşması doğal" dedi.

‘DERİN ENDİŞE DUYUYORUZ’

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada, Türkiye’nin Çin’le yaptığı füze anlaşmasından ABD’nin "derin endişe" duyduğu belirtildi. Açıklamada, ABD’nin bu konuda Türkiye ile görüştüğü de ifade edildi.

HRANT DİNK DAVASI /// Erhan Tuncel : Bağlantılarımı açıklarım


Hakkında cinayete iştirak suçundan yakalama kararı bulunan ‘Büyük Abi’ lakaplı Erhan Tuncel, “Savunmam bitince teslim olacağım. İrtibatta olduğum isimleri açıklayacağım. Dink cinayetinde jandarmanın rolü büyük” dedi.

Trabzon MC Donald’s dosyası kapsamında hakkında yakalama kararı çıkartılan katledilen Gazeteci Hrant Dink cinayeti davasının Büyük Abi’si Erhan Tuncel’i STAR buldu. Bir evde tek başına yaşayan Tuncel, “Kaçmıyorum” diyerek yeni belgeler sunacağı bir savunma hazırladığını ve yakında teslim olacağını söyledi.

15 gün içinde teslim olacağım

Yargıtay’ın, Dink davası kararını bozma gerekçesine dayanılarak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yeniden açılan davada hakkında yakalama kararı çıkartılmasının hukuki olmadığını savunan Tuncel, “Kaçmıyorum. AİHM’e kapsamlı bir dilekçe ile yeni savunmamı hazırlıyorum. 15 gün içinde bitirmeyi düşünüyorum. Tamamladıktan sonra hemen teslim olacağım” dedi. Tuncel, AİHM’e vereceği dilekçesinin içeriğiyle ilgili şunları söyledi: “Kimliğimin deşifre edilmesi, sanık konumuna sokulmam, gayri-resmi dinlenmem cinayetin planlandığına dair tüm istihbaratları vermeme rağmen eylemin şahsıma yıkılması ve uzun tutukluluk süresi ile lehimde olan hususların kararlara yansımamasını kapsayacak. AİHM daha önce verdiği Dink kararında 5 maddeden Türkiye’yi mahkum etmişti.”

Ergenekon üstü yapılanma var

Erhan Tuncel, “Dink cinayeti gösteriyor ki devlet içinde Ergenekon üstü bir yapılanma var ve bu cinayetin aydınlatılması sürekli engelleniyor. Ben burada çok küçük bir parçayım” diye konuştu. Av. Fethiye Çetin’in kitabını da okuduğunu anlatan Tuncel, “Çetin, Ergenekon’u aşan bir yapının parmak izlerini kendi bulduğu kayıtlarla deşifre etmiş” dedi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Tuncel hakkında “Kasten öldürmeye azmettirme” suçundan verilen beraat hükmünü, Dink’in öldürülmesi suçuna iştirak ettiği gerekçesiyle bozmuştu.

Devletle ilgisi yok jandarmayı inceleyin

Yakalama kararının hukuksuz olduğunu iddia eden Erhan Tuncel, “Hakkımda tutuklama kararı çıkarsa diğer sanıklar da da tutuklanmalı. Çünkü bozma kararı onları da kapsıyor. Savunmamda irtibatlı olduğum Trabzon polisi ile ilgili bilgiler vereceğim.

Mahkemeye Emniyet Yardımcı İstihbarat Elemanı olma sürecimle ilgili belgeler sunacağım. Trabzon Jandarmasının bu davada irdelenmesi lazım. Cinayetteki rolleri büyük” dedi. Cinayetin bundan sonraki yargılamayla da tüm unsurlarıyla aydınlanamayacağını öne süren Erhan Tuncel şunları söyledi: “Bu iş Ergenekon üstü bir yapının işi. Erhan Tuncel eşittir Hrant Dink cinayeti tablosu tamamen yanlıştır. Bu cinayetin devlet ile ilgisi yok.”

Kırmızı Pazartesi’yi yazıyorum

Tek başına yaşadığı bir evde savunmasını yazdığını belirten Erhan Tuncel, “Hrant Dink’in öldürülmesi tıpkı Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi kitabındaki cinayet gibidir. Marquez, bir cinayetin göz göre göre nasıl yaşandığını anlatıyor. Dink’in tehdit edildiğini herkes biliyordu. Ama engel olunmadı. Ben şimdi Kırmızı Pazartesi’yi yazıyorum” dedi.

Kaynak: Erhan Tuncel: Bağlantılarımı açıklarım – Politika – Star Gazete http://haber.stargazete.com/politika/erhan-tuncel-baglantilarimi-aciklarim/haber-799580#ixzz2iZAhARka

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!