Kategori arşivi: istihbarat

İSTİHBARAT : Başbakan’a “Yargı-MİT koordinasyonu” sorusu


CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Milli İstihbarat Teşkilatı’yla (MİT) ilgili yasa dışı dinleme iddialarını Meclis gündemine taşıdı. Tezcan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yazılı yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi verdi.

MİT Müsteşarlığının casusluk faaliyeti yaptıkları iddiasıyla Taraf gazetesi yöneticileri ve bazı yazarlar hakkında kod isimler kullanmak suretiyle mahkemelerden dinleme kararı aldırıp telefonlarının dinlendiğini belirten Tezcan, “MİT Kanununun önleyici dinlemeye ilişkin 6. maddesinin 4. Fıkrası dinlenen kişinin kimliğinin açıkça belirtilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu durumda kişinin isminin belirtilmeden kod adla dinlenmesi açıkça yasaya aykırıdır.

Sorumluların eylemi suçtur” dedi. Ancak Başbakanlık tarafından çıkarılan MİT yönetmeliği gerekçe gösterilerek soruşturma izni verilmediğini kaydeden Tezcan Başbakan Erdoğan’dan şu soruların yanıtını istedi. “Yasanın açık hükmüne rağmen, Başbakanlık yönetmeliği yasanın üstünde midir? Yasa ile zorunlu tutulan kimlik belirtme şartı, yönetmelikle kaldırılabilir mi? Yönetmeliğin ’görevle ilgili çalışmalarda gizli faaliyet, usul, prensip ve tekniklerinin kullanılabileceği’hükmü, mahkemeleri kandırma yetkisi vermekte midir? Bu uygulamanın ’Hakimlerle kurulan koordinasyon çerçevesinde tatbik edildiği’ifade edilmekle, yargı yetkisini tarafsız kullanmakla yükümlü olan hakimler, MİT görevlileri ile ne gibi koordinasyon içine girmişlerdir? Bu koordinasyon, yasa hükmünü uygulamadan yasa dışı dinleme yapma imkanı sağlamakta mıdır? Bu güne kadar bu yöntemle kaç kişi kod isimle dinlenmiştir?”

TEKNİK TAKİP : NSA skandalı Avrupalı şirketlere yaradı !


NSA’nın dinleme skandalı Avrupa’daki bilişim teknolojileri branşının yüzünü güldürdü. Tüketiciler Amerikan şirketlerinden uzaklaşırken Avrupalı IT şirketlerinin yükselişi sürüyor.

Bilişim teknolojileri branşında hizmet sunan Alman Bechtle şirketinin tahminlerine göre Amerikan dinleme skandalı Avrupa’daki veri endüstrisine rekabet gücü kazandırdı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Thomas Olemotz perşembe günü yaptığı açıklamada "Hosted in Germany" (Almanya’nın Sunuculuğunda) ibaresinin gelecekte kullanılabilecek önemli bir rekabet avantajı anlamına geldiğini belirtti. Olemotz, tüketicilerin katı veri koruma yasalarına sahip Almanya’da geliştirilen güvenlik çözümleri ve bulut veri depolama yöntemlerine talebinin arttığını ifade etti ve bunun er ya da geç ciro rakamlarına yansıyacağını ileri sürdü.

Yazılım ve verilerin yabancı şirketlere aktarılması konusunda Almanya’da Anglosakson ülkelerine nazaran daha büyük bir güvensizlik olduğu biliniyor. Thomas Olemotz eninde sonunda müşteriler arasında bu tür bir güvensizliğin belirleyici olacağını belirtti.

Friedrichshafen am Bodensee’de faaliyetlerini sürdüren Bechtle şirketinin yılın üçüncü çeyreğinde vergilendirilmemiş kazancı bir önceki yıla göre yüzde 35 artarak 24 milyon 750 bin euro oldu. Piyasaya hâkim olan Amerikan endüstrisi ise Ulusal Güvenlik Kurumu NSA’nın dinleme sıkıntısı nedeniyle zor durumda. Ağ teknolojileri şirketi Cisco yılında içinde bulunulan çeyreğinde cirosunda yüzde 8 ila 10’luk bir düşüş kaydedeceğini tahmin ediyor.

MACARİSTAN : Evsize sokakta da hayat yok !


Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de sokak manzarasını kirlettikleri gerekçesiyle evsizlerin kalmasına yasak bölgeler ilan edildi.

Budapeşte Belediye Meclisi muhalefetin yoğun protestolarına rağmen evsizlerin kalmasına yasak bölgeler ilan etti. Buna göre evsizler Dünya Kültür Mirasları arasında bulunan ve yoğun turist çeken bölgelerde "ikamet" edemeyecekler. Kararda ayrıca evsizlerin çocukların oyun alanları, okullar ve mezarlıkların 100 metre yakınında ve toplam 29 altgeçitte kalmaları yasaklandı.

Karara muhalefet edenler sabah saatlerinde belediye meclisinin toplantı salonunu işgal etti. Protestocular yüksek sesle şarkı söyleyerek oturumun aksamasına neden oldu. Bunun üzerine sağ milliyetçi iktidar partisi FIDESZ’in Belediye Başkanı Istvan Tarlos oturuma ara verdi. Protestocuların polis tarafından salondan çıkartılmasının ardından oturum devam etti.

Anayasa değiştirildi

Budapeşte’nin belediyelere evsizlerin kalmasına yasak bölgeler belirleme hakkı tanıyan yeni bir yasayı uygulamaya soktuğu belirtiliyor. Buna göre yasaklı alanlarda tekrar tekrar kalanlar hapis cezası ile cezalandırılabiliyor. Macaristan Anayasa Mahkemesi bir yıl önce benzer bir düzenlemeyi anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmişti. Yasayı tekrar yürürlüğe sokmak için iktidardaki FIDESZ partisi, parlamentodaki üçte ikilik çoğunluğunu kullanarak mart ayında anayasayı değiştirmişti.

Yardım organizasyonlarının tahminlerine göre Budapeşte’de 8 ila 10 bin arasında evsiz yaşıyor. Evsizler için ayrılan yurtlarda ise yaklaşık 6 bin kişilik yer bulunuyor. Belediye başkanı Tarlos evsizlere geçici barınak ayarlanacağını ve gerekirse bir spor salonunun hazırlanacağını belirtti.

AK PARTİ DOSYASI : Savaş ZAMAN’ı mı ?


Hükümetin, dershaneleri “kapatacak” bir yasa üzerinde çalıştığını açıklamasının ardından, Cemaat’ten hükümeti “hedef alan” açıklamalar hız kesmeden devam ediyor. Gülen cemaatinin yayın organı gibi işlev gören Zaman gazetesi ilk olarak, “Eğitime büyük darbe” manşetiyle hükümete “ultimatom” verdi. Manşetten hükümetin uyarmalması yeterli görülmemiş olacak ki, gazetenin bir çok köşe yazarı da bu konuda AKP’ye uyarı mesajları verdi. Öyle ki, gazetede, 12 Eylül darbecilerinin dahi dershaneler konusunda AKP kadar ileri gitmediği ifade edildi.

ZAMAN gazetesinin birkaç gündür süren bu eleştirilerini, Fetullah Gülen’e ait Herkul adlı internet sitesindeki uyarılar ve eleştiriler izledi. Hükümetin sessiz sedasız izlemekle yetindiği açıklamalar, doğal olarak gözleri Fetullah Gülen’e çevirdi. Gülen, dün gece yarısı konuya dair doğrudan bir açıklamada bulundu. Gülen, açıklamasında; “Her fırsatta kardeş olduğunu söyleyen, aynı safta yer tutan ve hizmet erlerinin yüzüne gülen bazı kimseler tarafından bir kısım planların yapıldığı ve uygulamaya konulacağı yazılıp çiziliyor. Biz, müminlerin bu kadar kötülük yapabileceklerine ve garazlara bina ettikleri icraatla milletin geleceğine kastedebileceklerine inanmak istemiyoruz. İnanmak istemiyor ve hala ‘Bu işte bir yanlışlık var!’ diyoruz.” ifadelerini kullandı. Gülen cemaati elindeki FEM dershaneleri de koroya katılarak, hükümeti bu düzenlemeyi yapmaması konusunda uyardı.

Dört dörtlük eğitim düzenlemesinin sonucu bu mu olacaktı?

Aslında dershaneler üzerinden kopartılan bu fırtınayı anlamak için biraz eskiye dönmekte fayda var. Hatırlayacaksınız, AKP hükümeti, 12 yıl olan zorunlu eğitimi kaldırıp 4+4+4 sistemine geçtiğinde, toplumun bir kesimi bu yeni sistemin eğitim sorunlarını derinleştireceği uyarınsında bulunmuştu. Şahsen ben de bu kesim içerisinde yer alan biriydim. Zira 4+4+4 sistemine ilişkin derin kaygılar taşıyordum. Neden mi?

– Çünkü okula başlama yaşı 66 aya düşürülüyordu, yani 5.5 yaşındaki çocuklara okula gitme zorunluluğu getiriliyordu. Oysa bu yaştaki çocukların ezici bir kısmı, okulda eğitim almak için yeterli gelişmişliğe sahip değildir.

– Bu uygulama, beraberinde yeni bir takım sınavları getiriyordu ve bu da öğrencilerin sürekli değişen sınav sistemlerine adapte olamaması nedeniyle başarısız olmalarına neden olacaktı.

– Değişen eğitim sistemi ve buna adapte olmakta yaşanan sorunlar, devlet okullarındaki öğrencilerin, üniversiteye giriş sınavındaki başarılarının düşmesine neden olacaktı.

– Başarıda bu düşüş de insanları, devlet okullarından kaçıp, çocuklarını özel okullara yollamaya teşvik edecekti. Doğalında devlet okulları ikinci plana düşecek, özel okullar ön plana çıkacak ve bu da eğitimin özelleştirilmesi için bir argüman olarak kullanılacaktı.

FEM’den ibretlik açıklama

Doğrusu şimdi dönüp geçen zaman, kaygılarımın gerçeğe dönüşmüş olduğunu görüyorum. Bunu sadece üniversiteye giriş sınavları ve SBS sınavlarının sonuçlarında devlet okullarının başarı durumuna bakarak dahi söylemek mümkün. Ama şimdi bazı okurlar, benim tek yanlı baktığım için böyle düşündüğü iddia edeceklerdir. Onlara da FEM dershaneleri sözcüsünün, dershanelerin kapatılması tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamayı okumalarını tavsiye ediyorum. Ne diyor FEM sözcüsü, “Nasıl ki hastaneleri kapatınca hastalıklar bitmiyorsa, dershaneleri kapatınca da eğitim sorunları bitmez. Onarım ve telafi mekanizmaları kapatılınca asıl yapılması gerekenler yapılmıyor…” Doğru söze ne denir ki!

Bu hükümet ve elbette ki bundan önceki hükümetler, eğitim sistemini bir yapboz misali karıştırıp durdular. Her hükümet kendi mentalitesine ve siyasal düşüncesine uygun bir eğitim sistemi yaratmak için istediği her türlü düzenlemeyi yaptı. Bu da eğitim sistemimizin, son derece eklektik olmasına ve sorunlara boğulmasına yol açtı. Dolayısıyla devlet okullarındaki eğitim, artık eskisi kadar velileri ve de öğrencileri cezbetmiyor. Tam da bu nedenledir ki son yıllarda özel okulların sayısında büyük bir patlama yaşanıyor. Bu da, eğitimin özelleştirilmesi doğrultusunda önemli adımların atıldığını gösteriyor.

Cemaat neden AKP ile çatışıyor?

Bunca zamandır AKP tarafından atılan hemen hiçbir adıma Gülen cemaatinden bu denli üst perdeden bir “tepki” gösterilmemişti. Peki ama neden söz konusu dershanelerin kapatılması olunca bu denli “sert tepki” gösteriyorlar?

Çok açıkça ifade etmek isterim ki, ben, çoğunluğun aksine, AKP ile Gülen cemaati arasında bir çatışma olduğuna inanmıyorum. Bütün bu karşılıklı açıklamaların bir mizansen olduğuna ve danışıklı dövüş olduğuna inanıyorum. Zira yukarıda da kısaca izah ettiğim gibi, eğitimde özelleştirme AKP hükümetinin temel hedefleri arasında yer alıyor ve eğitimin özelleştirilmesi halinde dershanelerin önemli bir kısmı özel okul olarak tanımlanacak. Yani, aslında dershaneler kapatılmayacak ve daha büyük bir rant alanına taşınmaları sağlanacak. Dolayısıyla cemaate ait dershaneler de özel okul statüsüne geçeceklerdir ve zamanla devlet okullarının sayısı azaltılarak, bu özel okullara öğrenci akışı için gerekli düzünlemeler yapılacaktır. Kanal 24’te Ardan Zentürk’e konuşan MEB Bakanı Avcı, taslağa göre, özel okula dönüşen dershaneler öğrenci bulamazlarsa, sınıfları doldurmak için, velilere, yurtdışında da uygulanan kupon ya da eğitim çekleri (voucher) imkânı sağlanacağını belirtti. “Sınıfların 30’ar kişilik olmasını istiyoruz. Özel okula dönüşmüş bir kurum bir sınıfına 20 öğrenci bulduysa, bunu 30’a tamamlamak için 10 öğrencisinin parasını devlet olarak karşılayacağız” diyerek, yukarıdaki savımı doğruladı adeta.

İşte tam da burada bir sorun ortaya çıkıyor. Toplumun belirli bir kesimi bu sürecin önüne dikilebilir. Bu kesimler içerisinde muhalefet partilerinin de yer alması kuvvetle muhtemel. Cemaat-AKP çatışması tam da burada devreye gidiyor. Bu suni tartışma üzerinden hem muhalefet, hem de eğitimin özelleştirilmesine karşı çıkacak olan toplum kesimleri, kafa karışıklına sürüklenmek isteniyor. Böylece dershanelerin özel okullara dönüştürülmesinin ve ardından da eğitimin özelleştirilmesine dönük atılacak adımların önündeki muhalefet engelinin kaldırılması. Açıkçası bunda başarılı olduklarını da söylemek lazım. Zira CHP, MHP ve bazı diğer muhalefet unsurları, salt AKP’yi yıpratmak adına, bu tartışmada cemaate yedeklenmiş bulunuyor ve asıl tehlikeyi es geçmiş görünüyor. Eh ne diyelim, Allah sonumuzu hayretsin…

POYRAZKÖY DAVASI : Mahkeme, Ergenekon ve Balyoz kararlarını istedi


Poyrazköy davasında mahkeme, Balyoz davasının gerekçeli kararı ile Yargıtay ilamını istedi. Mahkeme ayrıca yazım aşamasında olan Ergenekon davasının gerekçeli karanın da yazımı tamamlandıktan sonra istenmesine hükmetti. İstanbul 12….

Poyrazköy davasında mahkeme, Balyoz davasının gerekçeli kararı ile Yargıtay ilamını istedi. Mahkeme ayrıca yazım aşamasında olan Ergenekon davasının gerekçeli karanın da yazımı tamamlandıktan sonra istenmesine hükmetti.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Poyrazköy davasına bugün devam edildi. Duruşmada, Kurtarma ve Sualtı Kurmay Başkanı Albay Kemal Kesen, tanık olarak dinlendi. Kesen, suikast yapılacağı iddiasıyla dere yatağının kenarına gömülü halde bulunan lav silahları, mermiler, sis kutularının herhangi bir eğitim ya da görevde kullanılmasının mümkün olmadığını savundu.

Tanık olarak dinlenen emekli Tuğamiral Ahmet Türkmen de, ‘Kafes Eylem Planı’ iddiaları çıktığında, kuvvet komutanı tarafından sanıklar hakkında idari soruşturma yürütmekle görevlendirildiğini belirterek, "İsmi geçen kişilerle yüz yüze görüştüm. Hiçbir personelin söz konusu plandan haberi olmadığını, bu eylem planının askeri yazım kurallarına uygun olmadığını ve askeri personel tarafından yazılmış olmadığını tespit ettim” dedi.

Raporunu Genelkurmay Başkanlığı’na gönderildiğini anlatan Türkmen, “Eğer yanlış bir şey olsaydı, Genelkurmay adli soruşturma açardı. Planın sahtecilik olabileceği, art niyetli kişiler tarafından hazırlanmış olduğu kanaatine vardık.” ifadelerini kullandı.

Duruşmanın ardından mahkeme ara kararlarını açıkladı. Mahkeme, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, yazımı devam eden Ergenekon davasının gerekçeli karanın, yazımın tamamlanmasının ardından istenmesine karar verdi. Balyoz davasının gerekçeli kararı ile Yargıtay ilamının istenmesine de hükmedildi.

Sanıklardan Kadir Sağdıç ve Mehmet Fatih Ilğar’ın duruşmada kullandığı bazı ifadeler nedeniyle gereğinin yapılması için Cumhuriyet Savcılığı’na duruşma kayıtlarının gönderilmesine karar verildi.

Tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.

GEZİ PARKI NOTLARI /// ESKİ MİT BAŞKANI MEHMET EYMÜR : Gezi’de Mossad ajanları görev aldı


MİT Kontrterör Dairesi Eski Başkanı Mehmet Eymür A Haber’de yayınlanan programda canlı yayına katıldı.

Eymür Gezi olaylarına ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Eymür, ilk başlarda masum başlayan olayların farklı gruplar tarafından kullanıldığını ifade etti. Eymür olaylar sırasında Mossad ajanlarının da görev yaptığını iddia eti. Eymür “Burada yetişmiş İsrail’de askerlik yapmış insanlar ‘Gezi’de” görev aldı. Mossad ajanıydılar” diye konuştu.

YEŞİL’İN ÖLDÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜYORUM

Mehmet Eymür Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşayıp yaşamadığına ilişkin soruya ise “Yaşadığını düşünmüyorum” cevabını verdi. Eymür Yeşil’in ortadan kaybolmasının ardından bir çalışma yaptıklarını ve yaşadığını tespit edemediklerini söyledi. Eymür, Yeşil’in oğlu ile email ile konuştuklarını yaşadığına inanmadığını kaydetti. Savcı Zekeriya Öz’ün kendisine yaşadığını söylediğini anlatan Eymür şunları söyledi:

Yeşil’in yaşadığını düşünmüyorum. Devletin verdiği görevleri yapmış bir adamın saklanacağını düşünmüyorum.

İSTİHBARAT : ABD istihbaratının Almanya faaliyetleri


Terörle mücadelede işkenceye varan tartışmalı yöntemler kullanan ABD güvenlik birimlerinin, Almanya’dan yürüttükleri faaliyetler tartışma yarattı.

NSA skandalı Avrupalı şirketlere yaradı

NSA’nın dinleme skandalı Avrupa’daki bilişim teknolojileri branşının yüzünü güldürdü. Tüketiciler Amerikan şirketlerinden uzaklaşırken Avrupalı IT şirketlerinin yükselişi sürüyor.

Almanya NSA’yı soruşturuyor

Alman NDR televizyonu ve Süddeutsche Zeitung (SZ) gazetesi, ABD istihbarat birimlerinin uluslararası terörle mücadele kapsamında önemli faaliyetlerini Almanya üzerinden organize ettiklerini öne sürdü.

NDR ve SZ’nin özel haberine göre, ABD güvenlik ve istihbarat teşkilatları, işkenceye varan yöntemlerin kullanıldığı sorgu merkezlerinin oluşturulması, adam kaçırma, insansız hava araçları operasyonlarının yürütülmesinde Almanya’daki üsleri ve birimlerini kullandı.

Habere göre ABD istihbarat birimleri, Almanya’daki havaalanlarında şüphelileri gözaltına aldı, mülteci başvurusunda bulunan bazı göçmenleri takip etti ve şüpheliler hakkında bilgi topladı. Bu bilgilerin daha sonra insansız hava araçları operasyonlarında hedef belirlemede önemli rol oynadığı belirtildi. Ayrıca, işkenceye varan sorgulama yöntemlerinin kullanıldığı bir cezaevinin, CIA’in Frankfurt’taki birimi tarafından yönlendirildiği de öne sürülen iddialar arasında. Ancak haberde, tüm bu faaliyetlerin ne zaman başladığı hakkında net bir bilgiye yer verilmedi.

Haberde ortaya atılan bir diğer önemli iddia ise Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) için çalışan ve şüphelilerin kaçırılıp sorgulandığı uçuşları organize eden bir firmanın, Almanya hükümetinden milyonlarca euroluk ihale aldığı oldu. Araştırmayı yapan gazeteciler, Amerikan ordusuyla Almanya’daki bazı yüksek okullar arasında bağlantılar bulduklarını öne sürdü ancak ayrıntı vermedi.

NDR ve SZ’nin özel haber dosyası, gazeteci John Goetz’in, ABD’li emekli istihbaratçılarla görüşmelerine dayandırılıyor. Goetz, Federal Meclis Denetleme Kurulu üyesi ve Yeşiller Partisi milletvekili Hans-Christian Ströbele’nin, NSA’in gizli belgelerini ifşa eden eski istihbarat çalışan Edward Snowden ile Moskova’da yaptığı görüşmeye de katılmıştı.

İSTİHBARAT : CIA finansal bilgileri topluyor


CIA milyonlarca Amerikalı’nın finansal ve kişisel bilgilerinde oluşan bir veritabanı oluşturuyor

Amerikan istihbarat teşkilatı CIA, milyonlarca Amerikalı’nın finansal ve kişisel bilgilerini kapsayan geniş kapsamlı bir uluslararası para transferleri veritabanı oluşturuyor.

Wall Street Journal gazetesine konuşan yetkililer, Western Union gibi ABD’den para transferi yapan şirketlerden bilgi toplayan programın, Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) neredeyse tüm Amerikalılar’ın bilgilerini toplamasını sağlayan Patriot Yasası kapsamında yürütüldüğünü söyledi. Finansal işlemlerin toplanması, NSA programı gibi gizli bir ulusal güvenlik mahkemesi olan Foreign Intelligence Surveillance Court’un (Yabancı İstihbarat Denetim Mahkemesi) yetkisiyle yapılıyor.

CIA‘in istihbarat toplarken Amerikalıları hedef alması yasak olsa da, yabancı istihbarat amacıyla ülke içinde de operasyonlar yürütebilir. Şu anki ve eski ABD yetkilileri, CIA programının, ABD’nin dünya genelinde terörist finansmanını takip yeteneğindeki açıkları gidermeyi hedeflediğini belirtti.

Program, teknolojinin, vatandaşlar ve teröristlerin faaliyetlerini küresel hâle getirmesinin yabancı ve yerel istihbarat arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmasının son örneği. CIA programı ayrıca NSA dışında ABD’deki diğer casusluk ajanslarının aynı yasal yetkiyi, finansal işlem detaylarını toplamak için kullanabildiğini de ortaya koyuyor.

YERLİ BASIN : Erdoğan-Barzani Hattı III


erdogan-barzani-ile-amedde-gorusecek-89048n.jpg?itok=Yg167qPK

Milliyet: Nihat Ali Özcan: Barzani ile İlişkilerin Vaat ettikleri

Başbakan Erdoğan, Barzani’yi Diyarbakır’da ağırlayarak bir yandan karşılıklı bağımlılığı tescil ederken, öte yandan da onun şahsında Kürtlerin “kalbini ve beynini” kazanmayı umut ediyor. BDP’yi ise köşeye sıkıştırıyor. Diyarbakır’ın seçilmesi aynı zamanda Bağdat’a ve ABD’ye de birer mesaj. Onların kaygılarını anladığını, Kürt Bölgesel yönetimi liderini başkentten uzak bir şehirde ağırlayarak, Bağdat’la eşit statü vermediğini gösteriyor. Barzani’nin iki günlük ziyareti bazıları için heyecan verici olmakla birlikte, ne yazık ki iç ve dış sorunlar tek bir hamle ile çözülemeyecek kadar karmaşık. Devamı…

Radikal: Fehim Taştekin: Barzani’nin Rojava Açmazı

Mezopotamya denkleminde Kürtlere karşılık gelen hep ‘Kürt kartı’ idi. Bu ifade artık ‘Kürt oyunu’na terfi ediyor. Başkalarının denkleminde unsur olmaktan kendi evinde aktör olmaya evrilen bir süreç. Mesut Barzani Irak’ta ‘Kürdistan’ı anayasal çerçeveye kavuşturan lider olarak tarihe geçecek. PYD liderliğindeki Suriyeli Kürtler de Öcalan posterleriyle farklı bir yoldan aynı istikamette yürüyor. Ne var ki iki ulusal Kürt figürün dayanakları ve ittifak ilişkileri gerilimi şekillendiriyor. Ayrışma Barzani’nin 16-17 Kasım’daki tarihi Diyarbakır ziyaretine de yansıyor. Devamı…

Yeni Şafak: Ali Bayramoğlu: Öcalan’a Karşı Barzani mi?

Rojava’daki gelişmeler de dikkate alınarak AK Parti Öcalan’ın karşısına Barzani’yi mi sürmek istiyor? Ya da Kürt siyasi alanı içinde Davutoğlu politikalarını uygun olarak etkin bir aktör olma hamlesi mi yapıyor? BDP’lilerin ve Kandil’in ‘AK Parti’nin kendi Kürt alanını ve Kürtlerini oluşturmak’ olarak adlandırdıkları hamleye mi girişiyor? İşi yokuşa sürecek bu arayışlar mümkün olmakla birlikte kanımız hala gerek AK Parti gerek Kürt hareketi için ana eksenin Türkiye’deki ‘barış süreci’ olduğudur. Devamı…

Zaman: İhsan Dağı: Kürt Siyasetinin Yükselişi ve …

Öcalan ise cezaevinde ama Türk hükümetiyle bir süreç yönetiyor ve Suriye’deki örgütü PYD, devlet olmanın eşiğinde… Kürt siyaseti altın çağını yaşıyor. Özellikle Barzani, mevcut konumlarının ne kadar değerli olduğunun farkında. Temel önceliği Irak Kürdistan’ındaki kazanımlarını pekiştirmek. Onca yıllık mücadeleden sonra gerçekçi, ayakları yere basıyor. Ne Suriye, ne Türkiye ne de İran Kürtlerinin sorunlarıyla uğraşmak niyetinde. Diğer Kürtler yüzünden bölgesel aktörlerle daha fazla sıkıntı yaşamak istemiyor. Barzani’nin istediği barış; çünkü başka türlü içeride başlattığı inşa sürecinin başarılı olması mümkün değil. Barzani’nin, hele yeni statüsüyle bütün Kürtler arasında bir saygınlık ve etkisinin olduğu doğru. Devamı…

Star: İbrahim Kiras: Barzani’den Ne Alıyoruz,Barzani’ye Ne Veriyoruz?

Devamı…

Hürriyet: Mehmet Y. Yılmaz: Diyarbakır’da Balayı

Devamı…

(15 Kasım 2013)

YABANCI BASIN : Suud Baharı ?


king_faisal_of_saudi_arabia_on_on_arrival_ceremony_welcoming_05-27-1971_cropped.jpg?itok=t4j8TORJ

Londra- 1970li yılların başlarında Suudi Arabistan Kralı Faysal rapor edildiğine göre hanedan ailesinin bazı önde gelen üyelerine bir sır vermiş. Faysal bir nesilde ülkenin “deve sürüşünden Cadillac sürüşüne geçtiğini ve bu gidişle önümüzdeki neslin tekrar develere geri dönebileceği”nden korktuğunu söylemiş. Kral’ın uyarısı her zamankinden daha vaki görünüyor. 1920li yılların sonlarında Abdulaziz bin Suud’un Krallığı birleştirmesi tersine dönebilir ve son 80 yılı Arap Yarımadası’nın uzun bölünmüş tarihinin bir anamolisi haline getirebilir. Böylesi bir sonuç Yemen ve geri kalan Körfez ülkelerini yönetilemez hale getirirken mevcut durumda Levant’ta ortaya çıkan Sünni-Şii mücadelesinin bütün bölgeyi sarmasına da neden olabilir. Fakat başka bir ihtimal de var. Yeni nesil Suudi liderler güçler ayrılığı prensibine dayanan şeffaf bir sistem temelli hakiki bir anayasal monarşiye geçişin öncülüğünü de yapabilirler. Daha temsili bir yönetim modeline eşlik eden güçlü ekonomik teşvikler genç nüfusun yaratıcılığını ve dinamizmini ortaya çıkartırken Suudi Arabistan’ın gelişen süreçler içinde geleceğini garanti altına alabilir. Devamı…

Çeviren (Tüm Metin): Süreç Analiz

(Project Syndicate, Tarek Osman,The Saudi Spring?, 13 Kasım 2013)

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!