Etiket arşivi: iddia

AK PARTİ DOSYASI : Nazlı Ilıcak’tan AKP-Cemaat-MİT iddiası !


Gülen Cemaati ile AKP arasındaki gerilim giderek tırmanırken Nazlı Ilıcak hayli iddialı bir yorumda bulundu. Ilıcak, "Bu bir MİT operasyonudur" dedi.

AKP ve cemaat arasındaki dershane gerilimi giderek tırmanırken Nazlı Ilıcak‘tan iddialı bir yorum geldi. CNN Türk‘de Dört Bir Taraf programında konuşan Ilıcak, AKP-cemaat çatışmasının perde arkasında bir MİT operasyonu olduğunu savundu.

AKP’Yİ MİT YÖNLENDİRİYOR

Milli İstihbarat Teşkilatı için ağır suçlamalarda bulunan Ilıcak, MİT‘in Başbakan Erdoğan’ı yanlış yönlendirdiğini ve cemaat ile arasını açtığını iddia etti. Dershanelerin kapatılması ile başlayan bir gerilimin de bir MİT operasyonu olduğunu iddia eden Nazlı Ilıcak, "Bu operasyonun arkasında AK Parti’yi yönlendiren MİT var" dedi.

CEMAATE KARŞI MİT OPERASYONU YAPILIYOR

Burada bir operasyon yapılıyor cemaate karşı. Bu operasyonun arkasında AK Parti’yi yönlendiren MİT var. Ben buna yüzde yüz eminim. Çünkü bir sürü hadiselerde bunu gördük. Kişilerin bürokraside kadrolaşıyor denilmesi, böceği cemaatçi polisler koydu denilmesi… Bu konularda bizzat Fethullah Gülen’in yaptığı açıklamalar var iddiaların yanlış olduğu yönünde.

MİT CEMAAT İLE ERDOĞAN’IN ARASINI AÇMAYI BAŞARDI

Her konuda laf dönüp dolaşıyor ve ‘cemaat bunu yatı’ya getiriliyor MİT tarafından. Cemaat sizin iktidarınıza ortak olmaya çalışıyor’ söylentileriyle cemaatler iktidarın arası maalesef açılmaya çalışılıyor ve açıldı. Acaba bir samimiyet yok mu MİT’de? Tayyip Erdoğan’ı yanlış yönlendirerek cemaatle arasını bu tip söylemlerle MİT mi açıyor diye sormak istiyorum.

BAŞBAKAN’I YANLIŞ YÖNLENDİRİYORLAR

Öyle bir yere geldi ki, lüzumsuz yere dershaneleri kapatmaya yelteniyor, lüzumsuz yere ‘beni hedef almışlardı, beni tutuklayacaklardı’ diyor, halbuki hukuken bu mümkün değil. Ben Başbakan’ın yanıltıldığı kanaatindeyim. Endişeye sevk edildiği kanaatindeyim.

VİDEOYU BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ.

TEKNİK TAKİP : ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın Dinleme Faaliyetlerine İlişkin İddialar


CHP İzmir Milletvekili Aksünger:-"Önümüzdeki hafta, milletvekilleri arkadaşlarımla, ajansın Türkiye’deki merkezi olan ODC’nin bulunduğu yere gideceğiz ‘burada ne yapıyorsunuz’ diye soracağız"

CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, milletvekili arkadaşları ile birlikte Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) Türkiye’deki merkezi olan ODC’ye gideceklerini ve ne yaptıklarını soracaklarını söyledi.

Aksünger, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Avrupa’da, ABD’nin dinleme faaliyetlerine ilişkin ciddi tepkiler oluştuğunu, ancak kendilerinin de sık sık gündeme getirmelerine rağmen, NSA’nın Türkiye’deki faaliyetlerine ilişkin hükümetin bir girişimde bulunmadığını belirtti.

Türkiye’de NSA’nın, ODC adlı merkezinin bulunduğunu, bu merkezden ülkedeki tüm stratejik kurumların dinilendiğini söylediğini anımsatan Aksünger, "Yasadışı dilnemelerle ilgili kurulan komisyonda, terimlerin hiçbirine hakim olmayan bir AKP milletvekili, ODC için, ‘o ne?’ diyor. ‘O ne ya?’ dediği şey, dünyanın ve Türkiye’nin aslında en büyük casusluk sorunlarından biri" diye konuştu.

ABD’nin dinleme faaliyetleri karşısında MİT’in de bir çalışma yapmadığını savunan Aksünger, şunları söyledi:

"Ya bunlar gerçekten bu işi bilmiyorlar ya da biliyorlar da birileri diyor ki ‘bu işe bulaşmayın.’ İkisi de vahim bir konu. Zaten benim gözümde Milli İstahbarat Teşkilatı artık bu ülkenin milli istihbarat teşkilatı değildir. Çünkü iktidarın istihbarat teşkilatıdır.

Emniyet istihbarat da tarikatlarin, cemaatlerin teşkilatı olmuş durumda. Türkiye’de Amerikan casusları cirit atıyor, bunların tek tek adreslerine kadar söyledim.

Buradan bir çağrı yapıyorum? İvedilikle iktidarın yapması gereken çok önemli bir konu var: Bu konuda özel bir komisyon kurulmalı. Tedbirlerin alınması lazım. ‘Bugüne kadar bizlerden kimleri dinlediniz?’ diye Amerika’ya sorulması lazım."

Erdal Aksünger, önümüzdeki hafta, milletvekilleri arkadaşları ile birlikte, ODC’nin Türkiye’de bulunduğu yere gideceğini belirterek, "Kapıyı çalacağız, ‘burada ne yapıyorsunuz’ diye soracağız" dedi.

TEKNİK TAKİP : Telekulak Skandalında Yeni İddialar


Amerikan istihbaratının telekulak skandalı giderek büyüyor… Almanya Başbakanı Merkel’in dinlendiği iddialarının ardından, İspanyol basını ülkede bir ay boyunca 60 milyon telefon görüşmesinin takibe alındığını öne sürdü… Japon medyasında ise Çin’i dinlemek için Tokyo hükümetinden yardım istendiği yer alırken, Fransa’daki dinleme krizine İsrail istihbarat ajansı MOSSAD’ın da karıştığı ileri sürüldü…

Amerika Birleşik Devletleri’nin başı telekulak skandalı nedeniyle dertten kurtulmuyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dinlendiği tartışmaları dünya gündemindeki yerini korurken, bir iddia da İspanya’dan geldi.

İspanyol basınının eski CİA ajanı Edward Snowden’ın sızdırdığı belgelere dayandırdığı haberlerinde, ülkede 60 milyon telefon görüşmesinin takibe alındığını öne sürüldü.

Telefon dinlemelerinin yanısıra email ve cep telefonundan atılan mesajların da izlendiği ifade edildi.

İzleme tarihleri ise 10 Aralık 2012 ile 8 Ocak 2013 arası olarak verildi…

Beyaz Saray konuyla ilgili yorum yapmazken, Madrid’deki Amerikan Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Japon Kyoda haber ajansı da, Amerikan istihbaratının, Çin’i dinlemek için Tokyo hükümetinden yardım istediğini yazdı. Japonya’nın ise bu teklifi reddetiği ileri sürüldü.

Le Monde gazetesi, Fransa’daki dinleme operasyonuna İsrail istihbarat teşkilatı MOSSAD’ın da karıştığını iddia etti.

2012 yılında eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin bilgisayarına yapılan korsan saldırısında İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri’nin ortaklaşa çalıştığı belirtildi.

Merkel ise Almanya’da büyük öfke uyandıran telekulak skandalı nedeniyle üst düzey istihbarat şeflerini bu hafta Washington’a gönderiyor.

TEKNİK TAKİP : ABD daha birçok iddia bekliyor


ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Psaki, casusluk faaliyeti iddialarına ilişkin “Snowden’dan sızdırılan gizliliği olan bilgilerin sayısına göre daha birçok iddia bekliyoruz” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın brifinginde, son aylarda gizlilik derecesi olan bilgilerin ifşasının, ABD’nin dostu ve ortakları tarafından, ülkesinin istihbarat faaliyetleri hakkında eleştiriler yöneltmesine neden olduğunu söyledi. Psaki, “Bu, bizim bazı ortaklarımızla ciddi zorluklar yarattı” dedi.

İstihbarat elde ederken dikkatli ve titiz çalışmaya ihtiyaç duyulduğu konusunda kimsenin tereddüt etmediğini belirten Psaki, “Vatandaşlarımızı, müttefiklerimizi ve ülkemizi korumaya yardım etmek için dünyada nelerin olup bittiğine dair bilgi topladığımız gizli değil. Dünyadaki tüm istihbarat servisleri bunu yapıyor. Geçtiğimiz hafta da dahil dünya üzerindeki birçok ortağımızla bu tür faaliyetler hakkında sürdürdüğümüz görüşmeler var. ABD hükümeti kontrolsüz faaliyette bulunmuyor” diye konuştu.

ABD Başkanı Barack Obama’nın hükümeti, ülkesinin yabancı ortaklarına saygı duyacak şekilde, izleme kabiliyetlerini bir daha gözden geçirme noktasında yönlendirdiğini hatırlatan Psaki, “Sadece yapabildiğimiz için değil, ihtiyacımız olduğu için bilgi topladığımızı kesinleştirmek istiyoruz” ifadesini kullandı.

Psaki, Obama’nın istihbarat ve iletişim teknolojileri konusundaki denetim grubunun bu tür konularda önerilerde bulunduğunu da belirterek, ayrıca mahremiyet ve temel haklarla ilgili bir kurulun, terörizmle mücadele çalışmalarında gizliliğin ve kişisel hakların uygun şekilde korunup korunmadığını gözden geçirdiği bilgisini verdi.

“Tabi ki kendimizi ve müttefiklerimizi güvende tutmak için bilgi toplamaya devam edeceğiz” diyen Psaki, dostları ve müttefikleriyle bu konuları görüşmeye devam edeceklerini belirtti. Psaki, “Snowden’dan sızdırılan gizliliği olan bilgilerin sayısına göre daha birçok iddianın ortaya çıkmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Psaki, spesifik detayları paylaşmayacaklarını vurgulayarak, “Biz her haberi ne doğrulayacağız ne de yalanlayacağız. Daha önce de belirttiğimiz gibi, müttefiklerimizle bu tür konuların en iyi şeklide diplomatik kanallarla gerçekleştirileceğini düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Beklemedeyiz

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Psaki, İran’a yönelik yeni yaptırımlarla ilgili sorunun yöneltilmesi üzerine, Beyaz Saray’ın, Kongre’de yeni yaptırımları askıya almanın Tahran yönetiminin nükleer programına ilişkin yürütülen görüşmelere esneklik sağlayacağını düşündüğünü kaydetti.

Bu fikrin, Beyaz Saray’da perşembe günü gerçekleştirilen görüşmede, katılan Kongre üyelerine aktarıldığı bilgisini veren Psaki, “Kongre yeni yaptırımları göz önünde bulundururken, daha önce de belirttiğimiz gibi görüşmelerin ilgi çekip çekmediğini görmek için, biz şu an beklemede kalma zamanı olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

İSTİHBARAT /// Daily Beast : Ignatius’ın iddialarını ABD’li yetkililer teyit etti


ABD’nin önde gelen gazetelerinden Washington Post’un kıdemli isimlerinden David Ignatius’ın geçtiğimiz hafta ortaya attığı “İranlı İsrail ajanları” iddiası Türkiye’nin sert tepkisine yola açarken, Daily Beast’ten Eli Lake’e konuşan ABD’li yetkililer Ignatius’ın yazısındaki detayları doğruladı.

Ignatius’ın iddiasına göre, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin 2012 yılında en kötü olduğu dönemde Ankara, Mossad için çalışan 10 İranlı ajanı Tahran’a ihbar etti. Ignatius’a konuşan konuya yakın kaynaklar, Türkiye’nin bu hamlesini “önemli” bir istihbarat kaybı ve “İsraillileri tokatlama girişimi” olarak nitelendirdi.

Türkiye’nin bu iddiaya tepkisi sert oldu. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, iddiaları “kara propaganda” olarak nitelendirirken, Türk istihbarat yetkilileri haberi “İsrail kaynaklı bir çaba” olarak nitelendirdi.

“ABD’Lİ YETKİLİLER TEYİT ETTİ”

Daily Beast yazarı Lake’e konuşan ABD’li yetkililer Ignatius’ın yazısındaki detayların doğru olduğunu ifade etti.

Lake, bugün yayınlanan yazısında istihbarat çevrelerinde ajanların gizli kimliğinin patlatılmasının ciddi bir ihanet olarak görüldüğünü belirterek, Mossad’ın eski şefi Danny Yatom’un “10 ajanın Türkler tarafından İran’a bilinçli olarak bilgi verilerek yakılmış olması sadece iğrenç bir olay değil, aynı zamanda Türk istihbaratını gelecekte kimsenin onlara güvenmeyeceği bir pozisyona getirmiş bir eylem” sözlerini hatırlattı.

Üst düzey emekli bir CIA yetkilisi olayı Soğuk Savaş’ın başlarında yaşanan “Cambridge Beşlisi” skandalına benzetti.

Lake ise “Bütün bunlar nedeniyle bazı çevreler İsrail’in bu olayı bu kadar çabuk kapatabilmiş olmasına şaşırıyor. Bunun kanıtı da Başbakan Binyamin Netanyahu’nun iddia edilen güvenlik ihlalinin ardından Türkiye’yle diplomatik temas kurması” dedi ve ekledi: “ABD’li yetkililer Ignatius’ın ortaya çıkardığı detayları teyit ederken, Türk hükümeti yalanladı.”

RUŞEN SUİKASTINA ERDOĞAN ÇOK KIZDI

Ocak 2012’de yani Türkiye İranlı ajanlarla ilgili bilgileri Tahran’a vermeden bir süre önce, İran’ın Natanz Uranyum Zenginleştirme Tesisi’nden sorumlu ismi Mustafa Ahmed Ruşen’in bir suikasta kurban gittiğini ve bu olayın ardında Mossad parmağı arandığını hatırlatan Lake, ABD’li bir yetkilinin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın suikast nedeniyle çok öfkelendiği yönündeki sözlerini de aktardı.

Yatom ise Mossad’ın Ruşen’in ölümüyle ilgisi olduğunu doğrulamadı, ancak İsrail istihbaratının Türk mevkidaşlarını Türk topraklarında ajanlarla görüşmeler yapıldığı konusunda uyardığını belirtti. Yatom, Türkiye’nin bu görüşmelerle ilgili detayları İran’a vermiş olması halinde bunun İsrail’in İran’a karşı düzenlediği istihbarat operasyonlarını tehlikeye atacağını belirtti.

FETULLAH GÜLEN DOSYASI /// Fethullah Gülen öldü iddiaları doğru mu ?


Bir anda sosyal medyada günün konusu olan Fethullah Gülen’in sağlık durumu ne yönde ilerliyor? Erzurum doğumlu 72 yaşında ki vaiz ve yazar olarak tanınan din adamı Fethullah Gülen’in öldüğü iddiaları sosyal medyanın çeşitli mecralarında dile getiriliyor, iddialar asılsız olup konu ile ilgili Fethullah Gülen’e bağlı internet sitesinden bir açıklama da bulunuldu.

Fethullah Gülen hastaneye kaldırıldı

Fethullah Gülen, ani tansiyon yüksekliğinin yol açtığı ritim bozukluğu sebebiyle hastanede tedavi gördü.

“Fethullah Gülen Hocaefendi, ani tansiyon yüksekliğinin yol açtığı ritim bozukluğu sebebiyle 12 saat hastahanede müşahade altında kalmıştır. Halihazırda sağlığı normale dönmüş olan muhterem Hocamız evinde istirahat etmektedir. Dualarınız istirhamıyla arz ederiz.”

SOSYAL MEDYADA NELER YAZILDI?

· Rasih Yılmaz ‏@rasihyilmaz
“Fethullah Gülen öldü” diye hashtag açanlar. Yaptığınız günah, vebal… Yüreğiniz yok ki köpekler yesin desem!!!

· Hakan Şükür ‏@hakansukur
Muhterem FethullahGülen Hocaefendi’nin geçirdiği küçük sağlık probleminin düzeldiğini sürurla öğrendik.Rabbim şafi ismiyle tecelli buyursun.

· Ş. Faysal Yıldırım ‏@SFaysalYildirim
Allah rahmet ve mağfiret eylesin. Fethullah Gülen bilhassa eğitim sahasında büyük hizmetlerde bulunmuş bir mutasavvıf ve mütefekkirdi.

· Hüseyin Çelik ‏@hc_huseyincelik
Ritim bozukluğu sebebiyle, bir süre hastahanede tedavi gören Fethullah Gülen Hocaefendi’ye geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

· Herkul.org ‏@Herkul_Nagme
Fethullah Gülen Hocaefendi, ani tansiyon yüksekliğinin yol açtığı ritim bozukluğu sebebiyle 12 saat hastahanede müşahade altında kalmıştır.

· faik çelikoğlu ‏@faikcelikoflu
Gönül, fikir ve aksiyon insanı M. Fethullah Gülen Hocaefendiye Rabbim acil şifalar versin.

http://www.borsarti.com/fethullah-gulen-oldu-iddialari-dogru-mu.html#ixzz2iNZroW4L

İSTİHBARAT : Şaşırtan iddia !.. MİT’e ‘casus gemi’


Milli İstihbarat Teşkilatının 2014 bütçesinde yapılan yüksek miktardaki artışın, teşkilatın yeni teknolojik imkanlarla desteklenme planına yönelik olduğu öğrenildi. MİT’e, deniz ve karadaki hedef unsurlardan istihbarat toplama amacıyla ‘Casus Gemisi’ alınması da düşünülüyor.

MİT’in bütçeden aldığı paylarda son dönemde rekor artışlar oldu. Hakan Fidan’ın MİT’in başına atandığı yıl olan 2010’da bütçeden teşkilata 523 milyon liralık ödenek verildi. 2011’de ise bütçe 665 milyon liraya çıkarıldı. Bütçe 2012’de 751 milyon, 2013’te 995 milyon lira oldu. 2014 yılı için de, MİT’e 1 milyar 58 milyon liralık ödenek ayrıldı.

CASUS GEMİ

MİT’in yıllara göre giderek artan bütçesi, teknolojik gelişmelerle ilgili bulunuyor. İstihbarat artık tüm dünyada, ‘Takip-tarassut’ adı verilen kişilerin personel aracılığıyla izlenmesi yerine, teknoloji ile elde edilmeye başlandı. ‘Siber istihbarat’ da pahalı teknoloji gerektiriyor.

Bu amaçla MİT’in, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ortak kullanımlı bir istihbarat gemisine sahip olması öngörülüyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunacak gemi, deniz ve karadaki hedef unsurlardan istihbarat toplayacak.

ABD, Rusya, Almanya ve İsrail ordusunda yer alan casus gemiler, teknolojik sistemleri sayesinde denizde seyir halindeyken hedeflere yönelik izleme, dinleme yapabiliyor. Başka gemilerin ve karadaki unsurların hareketlerini saptayabiliyor.

TERÖR /// DR. JAN VAN AKEN : TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN MUHTEMEL KİMYASAL SİLAH KULLANMA İDD İASI RAPORU


TRK SLAHLI KUVVETLERNN MUHTEMEL KMYASAL SLAH KULLANMA DDASI RAPORU.pdf

SELİM SAVAŞ GENÇ : ‘İddia edilen’ davalar bitti, ‘iddia edilen demokratikleşme’ devam ediyor…


Türkiye, tarihinde ilk defa, Ergenekon ve Balyoz davaları ile darbe plan ve girişimlerini somut delillerle yargıladı. Bir an için ne yaparsa yapsın, hukuku ne kadar ihlal ederse etsin ‘dokunulmaz’ oldukları kabul edilen askerleri yargılamak durumunda kalan bir hâkim yahut savcı olduğunuzu düşünün.

Birkaç asırdır ‘darbeci asker korkusu’ ile yetişmiş nesiller için sanık sandalyesine en büyük korkusunu oturtmak hiç de kolay olmasa gerek. Ergenekon davası devam ederken adalet mensupları, usul ve yargılama teknikleri açısından çok eleştirildi. Bir ülke, tarihinde ilk defa geçmişini yargılıyorsa, bir şeyi ilk defa yapmanın gerginliği ve tedirginliği ile mutlaka birtakım usul hataları da yapılmış olabilir. Lakin, Ergenekon ve Balyoz sürecini, bu ülkede birileri daha önce hiç darbe yapmamış, gençleri kitleler hâlinde işkenceden geçirmemiş ya da Millî Güvenlik Kurulu vasıtası ile aktif siyaseti adım adım kontrol ederek, canı sıkıldıkça muhtıralar vermemiş gibi değerlendirmeye çalıştık. İmza makineleri, yapılmamış darbe sadece planı yargılanır mı argümanları ve suçsuz insanların karşı devrim psikolojisi ile rövanşist duygularla intikam için süründürüldükleri söylemi toplum üstünde kısmen etkili oldu.

Artan baskılar akabinde davanın ilk savcısı Zekeriya Öz görevden alındı. Yeni savcı ve Yargıtay akabinde de verilen kararlar değişmedi. Zira somut delillerin gücü karşısında, anakronik bir yapının aynı ırmakta ısrarla defalarca yıkanma çabası neticesiz kaldı. Bir gün ‘emir eri gibi görülen’ polis memurlarının orduevinin nizamiyesinden geçerek suçluların kapısını çalabileceğine hiç ihtimal verilmediği için delilleri ile birlikte yaşayan zanlılar Yargıtay onaması akabinde artık suçlu ve hükümlüler.

‘İddia edilen’ davalar, iddia edildikleri gibi neticelendi. Telaşe günleri bitti. Davaların en hararetli savunucularının bile devlete hizmet etmiş paşaların parmaklıklar arasından bakmalarına içlerinin el vermediğini bilmeniz gerekiyor. İnsan keşke böyle olmasaydı diyor. TSK kendi eli ile büyük bir reform paketi hazırlayarak darbelerin önünün tamamen kesildiğine halkı ikna edebilseydi. Ateş çemberine dönen ülkemizin etrafında, teröre ve dış güçlere karşı çok daha mukavemet sahibi bir yapı oluşturulabilmesi için gayret sarf edilseydi… ve daha fazlasını diliyor. Keşkeler sıralanmayacak kadar çok ve uzun. Keşke bir tane dava mensubu çıkıp yanlış yaptık, halkımızdan özür diliyoruz diyebilseydi. Keşke bir diğeri anılarını yazıp bizi koruyacak genç subaylara sakın evladım, halka karşı silah doğrultmak bu ülkede ne geçmişte sorunlara deva oldu ne de bundan sonra olma ihtimali var diyerek kaleme sarılsaydı. İnanın Türkiye ayağa kalkar, yaşını başını almış insanların nedamet akabinde evlerine dönmesi için adım atardı.

Mevcut şartlar altında, Ergenekon ve Balyoz davalarının sadece bir sonuç olduğunu kabul ederek biten davalarla, darbecilik geleneğinin de sona erdiğine ihtimal verilmemesi gerekiyor. Güçlü bir tek parti iktidarı, dirayetli bir siyasi liderin hâkim olduğu karar mekanizması ve onun getirdiği konjonktürel kazanımlar. Şimdilik kazanımların hepsi sadece bu.

Eğitim öncelikleri, stratejik tercihleri ve terfi sistemine dokunulmamış yapısı ile TSK’nın içinden bir kere daha darbe heveslisi mensuplar çıkartmayacağını kim garanti edebilir? Birkaç sene sonra değişebilecek siyasi yelpaze akabinde eski hastalıklarını hatırlayıp ‘rövanşist duygularla’ açık ve e-muhtıralar vererek sivilleri ‘tepeleme’ planları olan, parmak sallayan, tehdit eden birileri kesinlikle çıkmaz diyebiliyor musunuz?

Askerin kontrolü altında olan siyasi yapının sürekli kaybedenleri, mütedeyyin muhafazakârlar, Kürtler, Liberaller ve diğerleri bir araya gelerek AK Parti ‘koalisyonu’ ile bu yapıyı normalleştirmek için güç birliği yaptılar, seçimler ve referandumlar kazandılar. Ülke 11 sene içinde kısmi kazanımlarla birçok alanda bazen yapısal bazen de konjonktürel değişimler neticesinde mesafe katetti. Bu koalisyon benzeri yapıya artık ihtiyacı olmadığını düşünen AK Parti alternatifsizliğin verdiği muazzam özgüven ile demokratik sistem için büyük riskler barındıran kronik sorunları bir tarafa bırakarak her şeye hâkim olduğunu yanlış adreslere ispatlamaya çalışıyor. TSK’ya ayırdığı bütçenin nasıl harcandığını bile kontrol edemeyen Türkiye, hâlâ son askerî darbenin ortaya koyduğu anayasa ile yoluna devam etmek zorunda. Anayasal değişikliklere ihtiyaç olmaksızın gerçekleştirilmeye çalışılan demokratikleşme ise hasis ölçülerle lütfedilen nimetler gibi dağıtılıyor. Özetle ‘iddia edilen Ergenekon ve Balyoz’ bir şekilde ve davanın açılmasını bile istemeyenlere rağmen neticelendi, ‘iddia edilen demokratikleşme’ ise oldukça düşük tempoda devam ediyor. Bakalım son sözü kim söyleyecek?

İSTİHBARAT : Mehmet Baransu’dan inanılmaz MİT iddiaları


Mehmet Baransu, Milli İstihbarat Teşkilatı ile ilgili çok çarpıcı iddialar ortaya attı: Kendini Türk devletine emanet eden komutanı, MİT Esad’a sattı.

Taraf gazetesindeki yazısına “MİT Müsteşarlığı’nda son günlerde ilginç hukuk dışı gelişmeler yaşanıyor” diyerek başlayan Mehmet Baransu, Milli İstihbarat Teşkilatı ile ilgili çok çarpıcı iddialar ortaya attı. Hakan Fidan’ı “Özgür Suriye Ordusu’nun komutanını Esad’a satanları kilit birimlerin başına getiren MİT müsteşarı” diyerek eleştiren Baransu, kurum içinde yaşanan suistimallerin de örtbas edildiğini ileri sürdü.

İşte Baransu’nun köşesinden çok çarpıcı o iddialar:

“Hakan Fidan, müsteşar olmasıyla birlikte kendisine yakın gördüğü bazı isimlerin işlediği suçları ve suiistimalleri, koruma içgüdüsüyle örtbas etmeye başladı. Adli ve kurumsal soruşturmaların nasıl kapatıldığını zaman zaman bu köşeden sizlere aktarıyorum. Askerin geçmişte yaptığı benzer uygulamaları şimdi kendisi yapıyor. Suç ve suçlular korunuyor.

Fidan’ın adalet ve kurumsal iç soruşturmalara karşı takındığı hukuk dışı koruma tavrının bazı örneklerini Taraf’ta yazdık.

HAKSIZ MAL EDİNME DAVASINDA ŞAŞIRTAN BERAAT

MİT Müsteşar Yardımcısı M.D. hakkında açılan “haksız mal edinme davası” bunlardan biriydi. Davaya bakan mahkemenin hâkiminin odasında, MİT personeli ve yargılanan MİT Müsteşar Yardımcısı M.D.’nin avukatı Devrim Güngör, böcek arama-taraması yapmıştı.

Arama- tarama işleminden hemen sonra hâkim, Müsteşar Yardımcısı M.D. hakkında şaibeli bir beraat kararı vermişti. Savcılık konuya itiraz etmesine rağmen, bu davada adil bir karar beklemek güç.

Düşünün, MİT, Ankara Adliyesi’nde izinsiz olarak bir hâkimin odasında arama yapıyor ve bu gazete sütunlarına yansıyor. Normal şartlarda MİT içinde bu kanunsuz aramayı yapan personel hakkında ânında teftiş mekanizmasının işletilmesi gerekirken, sorumlular korunup kollanıyor.

Tıpkı askerin yaptığı gibi.

OLDUBİTTİLER, HUKUKSUZLUKLAR, PERVASIZLIKLAR

Hakan Fidan, böylesine bir skandal karşısında kulağının üstüne yattığı gibi ikinci bir skandalı da görmezden geliyor: Arama-tarama yapmak için adliyeye gönderilen MİT personelinin çalıştığı birimi, Müsteşar Yardımcısı M.D. el çabukluğuyla kendine bağlıyor. Üstelik alakasız birim olmasına rağmen. Bu oldubittiler, hukuksuzluklar, pervasızlıklara karşısında Müsteşarlık makamı üç maymunu oynamakla yetiniyor.

KENDİNİ TÜRK MİLLETNE EMANET EDEN ADAM SATILIP ÖLDÜRÜLDÜ

MİT’te bunun daha betereni de görmüştük. Kendini Türk milletine emanet eden bir insan, haraç mezat satılıp öldürülmüştü. Hatırlarsınız, ayrıntılarını bu köşede yazdım. Suriye ordusunda subay olarak görev yapan Hüseyin Harmuş, Türkiye’ye sığınmıştı. Özgür Suriye Ordusu için kritik bir isimdi. Esad kellesine ödül koymuştu. Kendini Türk devletine emanet eden Harmuş’u, MİT personelinin içinde bulunduğu kişiler Esad hükümetine 100 bin Amerikan Doları ödül karşılığında satmışlardı. Esad da Albay Harmuş’u idam etmişti.

Bu elim olayın gerçekleşmesinde savcılık makamı şüpheli bulduğu 12 MİT personeli hakkında, 2937 Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca soruşturulmaları için Başbakanlık’tan izin istemişti. Ancak Suriye konusunda mangalda kül bırakmayan Başbakanlık makamı, Hakan Fidan’ın isteği doğrultusunda bir MİT personeli hariç diğerleri hakkında soruşturma izni vermedi.

KARI KOCA MİTÇİLER ÖNEMLİ BİRİMLERE ATANDI

Hakkında soruşturma izni verilmeyen MİT personelinden ikisi H.A. ve S.A. idi. Karı-koca olan bu iki MİT personelinden Bayan H.A.’nın teftiş kurulunun “yönetici olamaz” tespiti olmasına rağmen , Ankara da çok önemli bir birimin başına atandığını yazmıştım. Şimdi yeni aldığım bir bilgiye göre haberin çıkmasına müteakip kocası S.A. da MİT karargâhının çok çok önemli bir birimimin başına terfiyen başkan olarak atanmış.

Hayırlı olsun!

Hakan Fidan ve ekibi budur. Sanırım Hakan Fidan’ı neden eleştiriyorsun diyenlere bu iki örnek yeterli olacaktır. Özgür Suriye Ordusu’nun komutanını Esad’a satanları kilit birimlerin başına getiren bir MİT müsteşarıyla, Suriye konusunu çözmeye çalışıyor hükümet.

Hayırlı uğurulu olsun!

GÜL VE ERDOĞAN’IN GERÇEKTEN HABERİ YOK MU?

Suriye gibi kilit bir noktada yapılan bu atamalardan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın haberinin olup olmadığını ise gerçekten merak ediyorum. Haksız mal edinmekten yargılananlar, adliyede izinsiz ve gizlice arama yapanlar yükseltiliyor. Bu hukuk dışı eylemler Sayın Gül ve Erdoğan’ın onayıyla mı yapıldı?

Hukuk dışı eylemlerde açıklama yapmaktan çekinen, başına kuma gömen sizler, sanırım bu olaylar karşısında kamuoyuna bir açıklama yapmak zorundasınız. Sizleri o makamlara getiren yüzde 47 ve yüzde 50′ler için!

Buyurun top sizde devlet büyükleri!

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!