Etiket arşivi: AKTÜEL DERGİSİ

AKTÜEL DERGİSİ : Ehliyet almak kolaylaşıyor


Bosch’un Türkiye temsilcisi Steven Young, 10 yıl içinde araçların etraftaki şartları kontrol ederek kendini sürebilecek hale geleceğini belirterek; "Kazaları azaltmayı hedefliyoruz. Ehliyet almak daha kolay olacak. Bu uygulama faaliyete geçerse trafik polisi olmayacak" dedi.

Steven Young, Hilton Otel’de düzenlenen etkinlikle gazetecilerle bir araya gelip gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bosch’un yeni yatırım ve hedefleri hakkında bilgiler veren Young, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.

Otomatik park sistemleri çalışmalarının son denemelerinde olduğunu anlatan Young, 2014 sonu veya 2015 yılında bütün arabaların bu özelliği alabilecek hale geleceğini ifade etti.

Özellikle sürücüsüz araçlar üzerinde çalıştıklarını belirten Bosch Türkiye Temsilcisi Young, şunları söyledi:

"Ehliyet almak çok kolay olacak. Artık tam otonom sürüşler de başlıyor. Bu sürüş Bosch’un başlattığı bir terminoloji. Yani sürücüsüz araç. Tamamen aracın kendisini kontrol edip sürme özelliğinden bahsediyoruz. Şu anda bu uygulamayı aracınızda 0-50 kilometre sürat için alabilirsiniz. Yoğun trafikte ‘dur kalk’ uygulamalarında bu başladı. Buna yarı otonom sürüş diyoruz. Her sene teknoloji geliştikçe araçlarda bu uygulamanın daha gelişmiş bir halini göreceğiz.

Belli bir zaman sonra o da çok fazla uzak olmayacak kanaatimce. 10 yıl içinden bahsediyoruz, araç artık tamamen etraftaki koşulları sürekli kontrol edip ve ani gelişmeleri de dikkate alarak kendini sürebilecek bir hale gelecek. Teknik olarak bahsediyorum, Dalıyısı ile bir gün gelecek ki araçlarımız bize ihtiyaç olmadan kendilerini istediğimiz yere götürebilecek. Kazaları azaltmayı hedefliyoruz. Bu aynı zamanda birçok avantajı getirecek. Hayatımızı muazzam değiştirecek. Düşünün şoför olmadığımız zaman hayatımızda olan bazı şeyler olmayacak. Mesela trafik polisi olmayacak"

AKTÜEL DERGİSİ : ABD’de ırkçılık kavgası !


Büyük tepki çeken karar sonrası birçok şehirde halk sokağa döküldü.

ABD’de 17 yaşındaki siyahi lise öğrencisini öldürmekle yargılanan George Zimmerman, mahkeme tarafından suçsuz bulunarak serbest bırakıldı.

Büyük tepki çeken karar sonrası birçok şehirde halk sokağa döküldü. Polis çeşitli bölgelerde ayaklanmalara karşı tedbir aldı.

ABD’de uzun süredir tartışma konusu olan Trayvon Martin davası, 6 kadın jüri üyesinden 5’inin George Zimmerman’ı suçsuz bulmasıyla sona erdi.

Trayvon Martin geçtiğimiz yıl Florida eyaletindeki bir kasabada, George Zimmerman tarafından vurularak öldürülmüştü. Latin Amerika kökenli Zimmerman mahkemede kapüşonlu olan Martin ile tartışmaya başladığını sonra da kendisine zarar vereceğini düşünerek genç çocuğu başından vurduğunu ifade etti.

Jüri üyeleri Zimmerman’ın bu ifadelerinden hareketle olayın meşru müdafaa olduğuna kanaat getirdi. Jüri üyelerinin kararı üzerine mahkeme hakimi Debra Nelson, Zimmerman’ın serbest bırakıldığını açıkladı.

Zimmerman’ın yakınları kararı sevinçe karşıladı. Martin’in ailesi duruşmaya katılmazken, mahkeme önünde Zimmerman’ın ceza almasını talep eden grup büyük hayal kırıklığı yaşadı.

Irkçılık tartışmalarını tekrar alevlendiren karar sonrası aralarında Los Angeles ve New York’un bulunduğu bazı şehirlerde protestolar yapıldı. Başkent Washington’da Beyaz Saray’ın önünde toplanan 30 kişilik bir grup sessizce bekleyerek karara tepkisini gösterdi.

California eyaletine bağlı Oakland şehrinde bazı protestocuların çevredeki iş yerlerine zarar verdiği bildirildi. Polis yetkilileri çeşitli bölgelerde potansiyel ayaklanmalara karşı tedbir almaya başladı

AKTÜEL DERGİSİ : ‘Alevi katliamı bir efsanedir’


3. köprü güzergahında yanlışlık yapıldığı iddialarına Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, NTV canlı yayınında yanıt verdi. Yıldırım, "Köprü güzergahında hiçbir yanlışlık yok" dedi.

NTV canlı yayınında köprünün güzergahında hata olduğu ve değişiklik yapılacağı iddialarına yanıt veren Binali Yıldırım, "Köprünün güzergahı ile ilgili hiçbir yanlışık yoktur" diyerek iddialara son verdi. Köprünün adının da kesinlikle değişmeyeceğini söyleyen Yıldırım, İBB adayı olacağı iddialarına da yanıt verdi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım 3. köprü iddialarıyla ilgili, "Köprüyle ilgili yanlış bir şey yoktur, yapılan değişiklikler güzergâhın esasına etki etmeyen değişikliklerdir, bunlar da iş başlamadan önce yapılmış değişikliklerdir. Bunun üzerinden siyaset yapmak yaklaşan yerel seçimlere yöneliktir." dedi.

Projenin çevre duyarlılığı içinde yapıldığını söyleyen Yıldırım projeyle ilgili yapılan anketlerde, projenin yüzde 85’in desteklendiğini söyledi. Yıldırım "Destekleyenlerin yüzde 33’ü ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacak, yüzde 23’ü istihdam sağlayacak diyor, geri kalanı da trafiği rahatlatacak diyor." şeklinde konuştu.

"Biz 5 milyar köprüye para ödeyeceğiz, bu bize 1.5 yılda geri dönecek. Böyle bir yatırım dünyada yok. Kamyonlar tırlar 2. köprüden geçemeyecek, tarfik rahatlayacak, egzoz gazı hava kirlilği olmayacak. Köprüye karşı çımayı ben bir türlü anlayabilmiş değilim. bu zihniyet 1. köprüye de karşı çıkmıştı, 40 yılda değişen bir şey yok."

KÖPRÜNÜN ADI DEĞİŞECEK Mİ?

Köprünün adı değişmeyecek. Yavuz Sultan Selim Alevi kırımına dair iddialar soyut iddialardır. Bunu İstanbul Üniversitesi Feridun Emecen yıllar süren çalışmalarıyla ortaya çıkarmıştır. ‘Alevi katliamı bir efsanedir, gerçeklikle alakası yoktur’ diye ortaya koymuştur. Bu iki Türk sultanının kaprisidir, ‘sen üstünsün ben üstünüm’ savaşıdır.

Artık bunları aşmamız lazım. Aleviler Alevi hassasiyeti, Sünniler Sünni hassasiyeti… Aşalım artık bunları.

ADAY OLACAK MI?

Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olmayı düşünmüyorum, benim yapacak başka çok işim var.

AKTÜEL DERGİSİ : Çektiği fotoğraflar 10 bin lira !


Fotoğraf sanatının yeni gözdesi; Ayşe Kaya Yakupoğlu!

Teoman’la evlendikten sonra popülaritesi daha da artan ve aranılan bir fotoğrafçı haline gelen Ayşe Hanım, yoğun programı arasında vakit ayırabilirse düğün başına 10 bin lira alıyor. Yakupoğlu, ‘333’ adlı bir şirket kurmuştu.

AKTÜEL DERGİSİ : Türkiye saygınlıkta yükseliyor !


Son yıllarda birçok alandaki ilerlemesiyle dikkati çeken Türkiye, saygın ülke sıralamasında geçen seneye göre 4 basamak atlayarak 33. sıraya yükseldi.

"Reputation İnstitute" verilerinden derlenen bilgilere göre, 27 bin katılımcı üzerinden yürütülen anket çalışmasında, ankete katılan kişilerin ülkelere karşı duydukları güveni, hayranlığı ve saygınlığı bakımından ülkeleri sıraladı. En Saygın Ülkeler Sıralaması’nda son 2 yılın zirvesinde yer alan Kanada, bu sene de zirveyi kimseye bırakmadı.

G8 ülkelerinden 27 bin katılımcı ile yapılan anket çalışmasında, ülkeler ekonomik ve nüfus büyüklüğüne, politik ve ekonomik bakımdan dikkat çekme derecesine göre seçildi. Ankette kişilere, ülkelere olan hayranlıkları ve saygısı, ülkelerin güvenilir olup olmadığını, ülkeler hakkında "iyi bir duygu"ya sahip olup olmadığı ve ülkelerin genel itibarları hakkında 4 soru yöneltildi.

Sonuçlara göre, bu sene geçen yıla göre sıralamada en fazla yükselen ülkeler Türkiye, Şili ve Suudi Arabistan olurken, en fazla düşüşün yaşandığı ülke ise ekonomik kriz nedeniyle sorunlar yaşayan Yunanistan oldu. Yunanistan’ı sırasıyla Hindistan, İsrail, Arjantin, Güney Afrika ve Venezuela takip etti.

– TÜRKİYE 4 BASAMAK BİRDEN YÜKSELDİ

Son on yılda elde ettiği istikrarlı büyüme ile dünyanın dikkatini üzerine çeken Türkiye, küresel mali kriz nedeniyle birçok dünya ekonomisinin daralma gösterdiği parlak bir performans sergiledi. Ülke, 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla yüzde 9,2 ve yüzde 8,5 büyüme hızı yakalayarak Çin’in ardından en hızlı büyüyen ikinci ülke, konumuna yükseldi. Türkiye gösterdiği bu performansla 2012’de 37’nci sırada yer aldığı listede, bu sene 4 basamak birden yükselerek 33. sıraya çıktı.

– KANADA YİNE ZİRVEDE

Son 2 yılın zirvesinde yer alan Kanada, bu sene de zirveyi kimseye bırakmadı. Kanada’nın hemen arkasında yer alan ülke ise İsveç oldu. İsviçre’nin geçen yıla göre bir basamak yükselerek kendisine 3. sırada yer bulduğu listede, Avustralya 4. oldu.

Listede en dikkati çeken ülke ise ABD oldu. Ülke, 22. sırayla birkaç haftadır yoğun protestoların sürdüğü Brezilya’nın gerisinde kaldı. Ekonomik krizin odağındaki ülkeler olan İtalya, Fransa, İspanya ve Portekiz gibi Avrupa ülkeleri de listede ABD’yi geride bırakmayı başardı.

Listenin son sırasında ise 2003 yılından 2011 yılına kadar işgal altında olan Irak yer aldı. Geçtiğimiz aylarda Mahmud Ahmedinejad’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğunu Hasan Ruhani’ye bıraktığı İran da geçen yıla göre gelişme gösteremeyerek listede 49’uncu sıradaki yerini yükseltemedi.

– BÜYÜK EKONOMİLER SINIFTA KALDI

Rusya’nın, son yıllarda ekonomik açıdan iyi bir performans sergilemesi, ülkeye karşı oluşan negatif algıyı yok etmeye yetmedi. Rusya listede geçen seneye göre 1 basamak gerileyerek Kolombiya’nın ardından 46’ncı sırada yer alabildi. Son yıllardaki ekonomik büyümesine karşın Çin, "En Saygın Ülkeler Sıralaması"nda sınıfta kaldı. Ülke listede Haiti, Bolivya ve Nijerya’dan sonra geldi.

Listede yer alan ülkeler ve puanları ise şöyle:

Ülke Puan
Kanada 76,6
İsveç 76,5
İsviçre 76,3
Avustralya 76,1
Norveç 74,1
Danimarka 73,3
Yeni Zelanda 72,5
Finlandiya 71,8
Avusturya 70,6
Hollanda 70,6
Almanya 68,3
İrlanda 67,6
Belçika 67,1
Japonya 66,2
Birleşik Krallık 65,1
İtalya 63,9
Fransa 63,4
İspanya 62
Portekiz 61,6
Singapur 58,3
Brezilya 57,8
ABD 57,4
Peru 54,9
Tayland 54,3
Polonya 53,2
Tayvan 52,7
Portoriko 51,5
Şili 51
Hindistan 50,7
Arjantin 50,2
BAE 49,3
Yunanistan 47,4
Güney Kore 47,2
Türkiye 47,2
Meksika 47
Güney Afrika 46,8
İsrail 46,1
Haiti 45,8
Venezuela 45,5
Mısır 43,9
Bolivya 43,7
Ukrayna 43,3
Suudi Arabistan 40,1
Çin 37,8
Kolombiya 37,8
Rusya 36,7
Nijerya 34
Pakistan 28,8
İran 22,6
Irak 21,2

AKTÜEL DERGİSİ : İBRAHİM TATLISES’in vurulma gerekçesi !


Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses’e yönelik silahlı saldırı davasında mahkeme gerekçeli kararını açıkladı.

Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses’e yönelik silahlı saldırı davasında mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli kararda İbrahim Tatlıses’i öldürme talimatını, PKK yöneticileri oldukları belirtilen "Hoca" lakaplı şahıs ile aracılık yapan bir kişinin verdiği, ancak bu kişilerin yakalanamadıkları ifade edildi. Tatlıses’in uğradığı silahlı saldırı davası 29 Mart’ta karara bağlanmıştı. Mahkeme azmettirici olduğu iddia edilen Abdullah Uçmak’ı 36,5 yıl saldırının tetikçisi Ersin Altun’u ise 30 yıl hapisle cezalandırmıştı. Dava kapsamında yargılanan diğer 10 sanığı da çeşitli hapis cezalarına çarptıran İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı.

Mahkeme hazırladığı 156 sayfalık gerekçeli kararda İbrahim Tatlıses’le ilgili 8 Ağustos 2012 tarihinde İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun hazırladığı rapora yer verdi. Rapora göre, ateşli silah yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, etkisinin basit tıbbı müdahale ile giderilebilecek hafif nitelikte olmadığı da gerekçeli kararda anlatıldı. Kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarına etkisinin ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğu belirtilen rapordaki, ‘Muayenesinde alın sağ kısmında tespit edilen deforme görünümün belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden, ilk bakışta fark edildiğine göre yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, dava konusu olaya bağlı geliştiği belirlenen sol hemiparezi ile karakterize nörolojik tablonun iyileşmesi olanağı bulunmayan hastalık niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir’ ifadeleri de kararda yer aldı.

UÇMAK-TATLISES HUSUMETİNİ KAMUOYU BİLE BİLİYOR

Gerekçeli kararın ‘Ulaşılan kanaat’ başlıklı bölümünde ‘Abdullah Uçmak ile İbrahim Tatlıses’in 1998 ve 2003 tarihleri arasında husumetleri olduğunun TV programları, basın ve Abdullah Uçmak hakkındaki mahkeme kararlarına da yansıdığı, husumetten kamuoyunun haberdar olduğu’ vurgulandı. İntikam için İbrahim Tatlıses’i öldürmek isteyen Abdullah Uçmak’ın cezaevinden çıktıktan sonra bünyesi hassas olduğundan bir süre planını uygulamaya koymak için beklediği belirtilen kararda, Uçmak’ın tek başına hareket etmek yerine, kendisine yeni bir örgüt oluşturmayı uygun gördüğü, sanığın İbrahim Tatlıses’i öldürmek için Kandıra cezaevinde tanıdığı hırsızlık suçlarından sabıkalı sanık Ersin Altun’u bizzat Balıkesir’den İstanbul’a getirdiği ifade edildi.

Adli Tıp raporuna göre sanıklar Abdullah Uçmak, Ersin Altun ve Yunus Ayık tarafından, İbrahim Tatlıses’e karşı yapılan eylemin kasten adam öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerektiği ifade edilen gerekçeli kararda Altun ve Ayık’ın Abdullah Uçmak’ın talimatı doğrultusunda kalaşnikof kullanmayı da öğrenerek İbrahim Tatlıses’i öldürmeyi amaçladıkları belirtildi. Abdullah Uçmak’ın Kandıra Cezaevi’nden tanıdığı kişiler olan örgüt suçlamasıyla yargılanan Süleyman Özgen’le birlikte, yine örgüt suçundan yargılanan Alaattin Çakıcı ile avukatı aracılığıyla zaman zaman haberleştiği de kaydedildi. Hatta Alaattin Çakıcı’nın "İleriki aylarda çabuk kendisini toparlamasını, Mart’tan sonra göndereceği şeyle kendisini taşıyabileceğini" ona avukatıyla ilettiği de ifade edilen kararda, sanık Abdullah Uçmak’ın yine örgüt suçundan yargılanan A. Cabbar Kibaroğlu ile de hemşehri olarak mektuplaştığına dikkat çekildi. Kararda ayrıca Abdullah Uçmak’ın örgütlü suçlardan sabıkalı kişilerle genel olarak görüşen bir kişi olduğu, ancak atılı suçlar bakımından bu kişilerle birlikte hareket ettiği ve irtibatlı olduğu yönünde somut bir delil bulunmadığı da belirtildi.

AK PARTİYE YAKINLAŞINCA, SALDIRI DÜZENLENDİ

Cezaevinden çıkan Abdullah Uçmak’ın silah ve para ihtiyacını gidermek için arayışlara girdiği, Abdullah Uçmak’ın suça azmettirdiği Ersin Altun ve Yunus Ayık’a para vaadinde bulunduğu, cezaevinden çıktıktan sonra parası olmadığı halde maddi ve teknik destek almadan bu eylemi gerçekleştiremeyeceğinden cezaevine girmeden önceki imajını kullanarak reklamını yaptığı ifade edildi. İbrahim Tatlıses’in Beyaz TV’de ‘İbo Show’ programına başlamasıyla birlikte AK Parti’den milletvekili adayı olacağının basında konuşulduğu, saldırı sonrası da aynı partiden milletvekili adaylığının tekrar güncelliğini koruduğu, dijital veriler, mail ve diğer deliller ile İbrahim Tatlıses’in Ak Parti ile yakınlaşması nedeniyle Beyaz TV’deki programından çıkışında ona yönelik saldırı düzenlendiğinin anlaşıldığı da kaydedildi.

Ancak örgüt üyesi olan Avukat Ruhşen Mahmutoğlu’nun PKK/KONGRA-GEL terör örgütü adına İbrahim Tatlıses’in öldürülmesi talimatını Abdullah Uçmak’a bizzat verdiğine, para pazarlığı ve transferi yaptığına ilişkin somut deliller olmadığı kararda belirtildi. Ancak Abdullah Uçmak’a İbrahim Tatlıses’i öldürme talimatını PKK yöneticileri oldukları belirtilen Hoca lakaplı kişi ile aracılık yapan bir kişinin verdiğinin anlaşıldığı, bu kişilerin kimliklerinin tespit edilerek yakalanamadıkları haklarındaki soruşturmanın sürdüğü de kararda anlatıldı.

AKTÜEL DERGİSİ : Çin’in çılgın projesi


Çin, denizaltında çılgın bir projeye imza atmak üzere harekete geçti.

Çin, denizaltında çılgın bir projeye imza atmak üzere harekete geçti. Dünyanın en uzun denizaltı tünelini inşa etmeye hazırlanan ülke, çılgın projesi için 42 milyar doları gözden çıkardı. Ülkenin kuzeydoğusundaki Dalian kentini doğudaki Yantai şehrine bağlayacak olan tünelin inşaatına bu yıl içinde başlanacak. Son dönemde ekonomik büyümesi yavaşlayan Pekin yönetimi, 123 kilometrelik tünelin 12 yılda kendini amorti edeceğini hesaplıyor.

EN UZUNU JAPONYA’DA

Halen dünyanın en uzun denizaltı yolu, 54 kilometrelik uzunluğuyla Japonya’nın Hokkaido ve Honshu adalarını birbirine bağlayan Seikan Tüneli. İngiltere’yi Manş Denizi’nin altından Fransa’ya bağlayan tünelin uzunluğu ise 51 kilometre. Çin, tünel projesini ilk kez 1994’te gündeme taşımış ancak 10 milyar dolar maliyetle 2010’da tamamlanması plananlanan tünele bir türlü başlanamamıştı.

AKTÜEL DERGİSİ : AİHM Türkiye’yi mahkum etti


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), orantısız şiddet ve biber gazı kullanımıyla ilgili davada Türkiye’yi para cezasına mahkum etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), orantısız şiddet ve biber gazı kullanımıyla ilgili davada Türkiye’yi para cezasına mahkum
etti.

Mahkeme, Zuhal Subaşı ve Ali Çoban’ın 2007 yılında yaptıkları şikayet başvurusuyla ilgili olarak Türkiye’nin insan hakları ihlali yaptığına hükmetti.

AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin, kötü muamelenin yasaklanması ve etkili soruşturma hakkının ihlal edilmesiyle ilgili maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti.

Türkiye karar gereği başvuru sahiplerine 15’er bin euro maddi tazminat ödeyecek.

Başvuru sahipleri 2006 yılında İzmir’de düzenlenen 1 Mayıs gösterilerinde polisin kendilerini tekmeleyip dövdüğünü ve göz yaşartıcı gaz kullandığı şikayetinde bulunmuştu.

Başvuru sahipleri şikayetleriyle ilgili Türkiye’de etkin bir soruşturma yapılmadığını savunmuşlardı.

AKTÜEL DERGİSİ : En kusursuz bebek


Dünyanın genetik olarak kusursuz ilk bebeği doğdu.

Connor Levy adı verilen tüp bebek genetik olarak analiz edildikten sonra anne rahmine eklenmişti.

Bilim adamları, tüp bebek ile dünyaya gelecek çocukların sağlıklı olup olmayacağını neredeyse kesin olarak tespit edecek bir yöntemi başarıyla uyguladı. ABD’de dünyaya gelen tüp bebek, doğum öncesinde genetik yapısı analiz edilen ilk bebek olarak tıp tarihine geçti.

İngiltere’de gerçekleştirilen ve ‘tüp bebek görüntüleme’ adı verilen yöntemle, ilk kez bir tüp bebek (IVF) doğum öncesinde DNA analizinden geçirildi. ABD’nin Philadelphia kentinde 18 Mayıs’ta dünyaya gelen Connor Levy’nin ebeveynleri, doğum öncesinde IVF embriyosunu İngiltere’nin Oxford Üniversitesi’ne gönderdi. Yapılan DNA analiziyle embriyonun genetik bozukluğa sahip olup olmadığı tespit edildi. Yapılan kontrol, ABD’deki tüp bebek kliniğindeki doktorların, embriyoları doğru kromozom sayısıyla eşleştirmesini sağladı. Guardian gazetesinin haberine göre, tüp bebek görüntüleme sayesinde bu yolla dünyaya gelecek çocukların sağlıklı olma şansı ciddi oranda artacak.

HASTALIK RİSKİ AZALACAK

ABD’de yaşanan doğum, yeni nesil DNA dizilimi (NGS) yönteminin genom analizinde hızlı ve başarılı olduğunu gösterirken, tüp bebek kliniklerinde seçilecek embriyolarla sağlıklı doğum elde etme şansının da artacağına işaret etti. Oxford Üniversitesi’nde yapılan analizde, bilim insanları genleri içeren krozomları inceledi.

NGS yöntemiyle genom analizinin gelişmesiyle, çocukların genetik olarak kanser, kalp veya Alzheimer gibi hastalıklara yakalanma riski de azalacak.

ÜÇ DENEME

Connor Levy’nin annesi Marybeth Scheidts (36) ve babası David Levy’nin (41), tıp tarihinde ilk olan doğum öncesinde üç kez tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olmayı denedikleri ancak sonuç alamadıkları belirtildi. Annelerin yaşı ilerledikçe, embriyoların yanlış kromozom sayısı bulundurma riski artıyor. 20’li yaşlardaki anne adayları için risk 10’da 1 iken, 40 yaşlarındaki anneler için risk oranı yüzde 75’lere kadar çıkıyor.

AKTÜEL DERGİSİ : İyi insanlar da maske takarlar mı ?


Sabah Gazetesi yazarlarından Hıncal Uluç, bugünkü köşe yazısında Maskeli Süvari filmine övgüler yağdırdı. İşte o yazı…

Kızılderili Tonto, Vahşi Batı’daki cani çetesiyle savaşmak için, idealist savcı John Reid ile iş birliği yapmaya karar verince beyaz adama bir maske uzatır.

Savcı sorar..

"Adalet için savaşacağız, sen maske takmamı istiyorsun?."

"İyi insanların da maske takmak zorunda kaldıkları zamanlar vardır!."

Çocukluğumuzun kahramanı Maskeli Süvari’nin niye maskeli olduğunu anlatan satırlar bunlar..

Şimdi, okura değil, birbirlerine mektup yazmaya meraklı, Amerikan yapımlarını, hele aksiyon filmlerini övmeyi, entellikleri ile bağdaştıramayan eleştirmenleri boş verin..

Öküzün altında buzağı aramaya, öyküden, sahnelerden ekonomik, sosyal, tarihsel anlamlar çıkarıp yorumlar yapanlara da aldırmayın..

Maskeli Süvari, hele westernleri sevenler için enfes bir film.. 2 saat 23 dakikanın nasıl geçtiğini anlamadım..

Siz de gidin ve eğlenin.. Kovboy filmlerine meraklıysanız hele ve benim gibi hasret çekenlerdenseniz hele, hemen en yakın sinemanın yolunu tutun..

Hikaye güzel.. Çekim güzel.. Aksiyon güzel.. Mizah güzel..

En güzeli de.. Çizgi roman, radyo zamanlarının "Arkası Yarın"ı, TV zamanlarının dizisi, Hollywood’un bilmem kaç defa çektiği Maskeli Süvari’lerde hep, Süvari birinci adamken, bu defa ilk kez Tonto baş rolde.. Johnny Depp de olağanüstü bir Tonto.. Filmin mizah yönü tamamen onun üstünde.. Alıp götürüyor ama dikkat ettiği bir şey var.. Filmin baş oyuncusu ve yapımcısı olduğu halde, Maskeli Süvari’yi oynayan genç Armie Hammer’i asla ezmiyor..

Filmi çeken Robb Marshall "Tren üzerindeki aksiyon sahnelerini, gerçekten giden trenin üzerinde çektim. Arkaya koyduğun fon önünde ‘gibi yapan’ oyuncularla, gerçekten trenin üzerinde koşanların farkını görecek seyirci" diyor. Haklı.. Tren sahneleri müthiş..

Bu filmin Amerikan sinemasının Kızılderililerden özür dilemesi olduğunu da söylüyorlar. Kızılderili öldürmeye bayılan John Ford filmlerine karşı çekilmişmiş..

Oysa film, baştan sona John Ford’a saygı.. Bir defa çekildiği yer, John Ford’un vaz geçilmezi, Utah.. O araziyi, benim gibi tüm Ford filmlerini izlemiş olanlar ezber bilirler. Bu kadar da değil.. Savcı John Reid’in, Maskeli Süvari’ye dönüştüğü sahnelerde çalan müzik de John Ford’un her filminde mutlak kullandığı melodiler.. Yani o da tanıdık..

Western deyince akla ilk gelen büyük ustaya selam, daha nasıl sarkıtılır ki?.

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!