Etiket arşivi: KOMPLO TEORİSİ

KOMPLO TEORİSİ : Rockefeller Vakfı – Kısırlaştırma Operasyonu


Rockefeller, Carnegie, Harriman ve diğer zengin elit aileler tarafından fonlanan öjenik (üstün ırk yaratma) lobisinin 1920’den beri biricik amacı "negatif öjenik"tir. "Negatif ojenik" istenmeyen soyların sistemli bir şekilde yok edilmesidir.

Aile Planlaması Enternasyonalin ku­rucusu, koyu öjenikçi ve Rockefeller ailesinin yakın dostu Margaret Sanger, 1939’da Harlem’de "NEGRO (ZENCİ) PROJESİ" adı altında bir proje başlattı. Bu projenin ne olduğunu bir arkadaşı­na yazdığı mektupta açıkça dile getiri­yordu: "Negro (Zenci) nüfusu ortadan kaldırmak istiyoruz".

Rocakeffeler Vakfı’nın ve zengin finans kurumlarının 1920’lerden beri genetik olarak üstün ırk yaratmayı meşrulaştırmak için kullandıkları ÖJENIK Bilimi…

diğer ismiyle GENETİK MÜHENDİSLİĞİ

Hitler ve Naziler buna, “ARÎ IRK” diyorlardı. Hitler’in Öjenik çalışmaları da bugün Svalbard’a milyonlarca dolar akıtan Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmişti.

bu sinsice yapılan soy kırıma iki örnek verelim

Küçük bir Kaliforniya biyoteknoloji şirketi olan Epicyte, genetik mühendisliği marifetiyle, yendiğinde erkeği kısırlaş­tıran bir mısır geliştirdiklerini açıkladı. Epicyte, Svalbard’ın iki sponsoru olan DuPont ve Syngenta ile teknolojilerini yaymak için ortaklık kurmuştu. Çok il­ginçtir ki Epicyte, genetiği değiştiril­miş sperm öldürücülü mısırı ABD Ta­rım Bakanlığfndan (USDA) aldığı araştırma fonuyla geliştirmişti.

Bir başka örnek;

1990’larda BM Dün­ya Sağlık örgütü, Nikaragua, Meksika ve Filipinler’de 15 ila 45 yaşları arasın­daki milyonlarca kadının tetanoza kar­şı aşılanması için bir kampanya başlat­tı. Erkekler de tetanoz olabilirdi ama aşı erkeklere yapılmadı.

Bu şüphe uyandırıcı durumdan ötürü Katolik bir kilise organizasyonu olan Comite Pro Vida de Mexico (Meksika Yaşam Komitesi) aşıları test ettirdi. Test sonuç­ları ile, Dünya Sağlık örgütü’nün (WHO) yalnızca çocuk doğuracak yaş­taki kadınlara dağıttığı aşıların Chorionic Gonadotrophin (hCG) içerdiği ortaya çıktı.

Doğal bir hormon olan hCG, tetanoz toksoid taşıyıcılarıyla birleştiğinde kadınların hamile kalma­sını engelleyen antikorları üretiyordu.

Daha sonradan ortaya çıktı ki Rocke­feller Vakfı, Rockefeller Nüfus Kon­seyi, Dünya Bankası ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri, Dünya Sağlık örgü­tü (WHO) için tetanoz taşıyıcın bir kı­sırlaştırma aşısı üretmek için 1972’de 20 yıllık bir proje başlatmışlardı.

Ayrı­ca Svalbard Kıyamet Tohum Deposu’nun ev sahibi Norveç hükümeti kısırlaştırıcı aşının üretilmesi için 41 mil­yon dolar bağış yapmıştı!

KOMPLO TEORİSİ : Wall Street İşgalcileri, Arap Baharı, Gezipark Direnişi, Bir Bütünün Parçaları mıdır ?


Bu yazıyı, sabah 8’de (fransız saati) ilham verici bir ortamda yazıyorum. İlham verici dememin anlamı şu (aşağıda bu yerin bir videosunu da görebilirsiniz); 16cı (1543) yüzyıldan kalma bir şato ve girişindeki tabloya bakarsanız, hem şatonun, hem de ülkenin geçirdiği safhaları gösteriyor. Adım adım gelişmiş. Önce ortaçağ şatosu olarak yapılmış, Rönesans zamanında ise bina değiştirilmiş büyük pencereler vs eklenmiş. İtalyan TV endüstrisinden arkadaşım Paola, bu binanın 17ci yüzyılda Arcadia hayallerine, yani tabiata dönüş ve mükemmel hayat ideallerine de işaret edecek şekilde değiştirildiğini (bahçesinin) söylüyor. 20ci yüzyılda otele dönüştüğü için içine asansör gibi yeni gereklilikler eklenmiş.

Bu binaya bakarken, aklımdan geçen düşünce, neden gelişmeleri adım adım izlemek ve değişiklikler yapmak yerine bir kerede büyük değişiklikler peşinde koşuyoruz ve neden olaylara çok sığ açılardan bakıyoruz? Bunu düşünmemin nedeni ise, uçakta gelirken okuduğum 2 küçük kitapçık. Haftasonunda 3 günlüğüne Paris’teydim. Her yurtdışına gidişimde havaalanında kitap alırım. Bu sefer dikkatimi, aynı serinin 2 kitabı çekti. Çekti diyorum çünkü ikisinde de Gezi Parkına dair bölümler vardı. Slovenya doğumlu felsefeci Zizek[1] ile Amerikalı aktivist Chomsky’nin [2] benzer konulu bu kitapları, son dönemdeki Wall Street İşgalcileri, Arap Baharı ve Gezi Direnişi ve diğer protestolar konusundaki düşüncelerini anlatıyorlar.

Kendilerini "biz % 99’uz diye tanımlayan" Wall Street İşgalcileri[3], Arap Baharı, Gezipark direnişi ve hatta Yunanistan’daki ya da Brezilya’daki protestolar, Londra isyancıları, San Francisco metro olayı, daha da geriye gidersek G8 Seattle ve Roma protestoları; bunlar münferit ve yerel olaylar mıdır? Yoksa bir bütünün parçaları mıdırlar? Sosyal medya var diye mi meydana gelmişlerdir? Ya da neden meydana gelmişlerdir? Bu tepki bir kere gösterildi ve bitti mi? Ya da bundan sonrasında başka benzer gelişmeler olacak mı?

Bunlar bir süredir kafamda yer alan sorular. Bu yazıyı okuduğunuza göre muhtemelen sizin de..

Ülkemizde Gezi olaylarına yaklaşım; çok basit. Bir taraf AKP’ye tepki gösterilmiş olmasından mutlu, diğer taraf ise provokasyon olduğunu düşünüyor. Ama bu 2 kitap bize, bu kadar basit olmadığını ve başka bir şeyler olduğunu anlatıyor. Bunu tartışmak lazım. Belki bir düşünce akımı yaratabilir diyerek, bu 2 kitaptan bazı parçalar alıntılayacağım (kendileri okumak isteyenler için kitapların adları aşağıda yer alıyor).

Baştan sonucu söyleyeyim; hem Zizek, hem de Chomsky; bu hareketlerin küresel çapta doğmuş ve gitgide yükselen bir tepkinin parçaları olduğunu, devam edeceğini ve giderek demokrasinin yeniden icat edilmesi gerektiğini düşünüyorlar.

Zizek bunu şu şekilde ifade ediyor;


Protesto eylemleri, gerçekten küresel kapitalizime karşı, gerçekten dinsel fundamentalizme karşı, gerçekten sivil özgürlüklerden ve demokrasiden yana ya da gerçekten özel olarak herhangi bir şey ile ilgili değil. Protesto eylemlerine katılan insanların çoğunluğunun farkında oldukları şey, çeşitli özgül talepleri birarada tutan, aynı zamanda akışkan bir huzursuzluluk ve hoşnutsuzluk duygusunun varlığıdır.

Chomsky ise Türk protestoları konusunda;


Türkiye’de yaşananlar, Türkiye’nin bölgedeki kritik rolü ve en önemli ülkesi olması açısından özellikle kayda değerdir. Türkiye’de meydana gelen olayların çok geniş etkileri olacaktır.

diyor. Benzer bir yorumu 2011’de yayınladığı “Öfkelenin” menifestosu ile “Öfkeliler Hareketi”nin kurucusu olan ve bu yılın başında hayatını 90 yaşlarındayken kaybeden aktivist Stephane Hassel de yapıyor[4]. Hassel, sandığa gitmekten ya da darbe yapmaktan bahsetmiyor. Basitçe “öfkelenin, tepkisiz kalmayın” diyor.

Peki, öfkelenilen ya da tepki duyulan bu konu nedir?

Zizek bu olayları birleştiren öge olarak hepsinin kapitalizmin küreselleşmesinin farklı boyutlarına karşı tepki olduğunu söylüyor. Çünkü küresel kapitalizmin genel eğiliminin pazarların daha fazla genişlemesi, kamusal alanların çevrelenip, kapatılması, kamu hizmetlerinin (sağlık, eğitim, kültür) azaltılması ve giderek otoriterleşen bir siyasal iktidar yönünde olduğunu düşünüyor.

Bunu da şu şekilde örnekliyor; Yunanlılar Uluslar arası finans kapital egemenliğini ve kendilerinin yozlaşmış ve etkisiz, temel sosyal hizmetleri sağlamakta bile giderek beceriksizleşen devletlerini, Türkler kamusal bir alanın ticarileştirilmesini ve dinsel otoriteryenizmi, Mısırlılar batılı devletlerin desteklediği bir rejimi, İranlılar çürümeyi ve dinsel fundemantalizmi protesto ediyorlar.

Hem Zizek, hem de Chomsky, dünyayı bir değişimin beklediğini söylüyor. Onlara göre bunlar münferit olaylar değil. Kendi yerel özelliklerini taşımakla birlikte, bütünün parçaları.

Özetle; kapitalizmden hoşnutsuzluk ve temsili çok partili demokrasinin kurumsallaşmış biçiminin kapitalist aşırılıklala mücadele etme kapasitesinin bulunmadığının yani demokrasinin yeniden icat edilmesinin gerektiğinin bilincine varma şeklinde bir ifade kullanılıyor. Zizek’in tanımıyla “demokrasi ile kapitalizm arasındaki “ebedi” evliliğin boşanmaya yaklaştığına dair işaretler var".

Bu arada ifade edilen bir konu da şu; sanıldığının aksine bu olaylar sosyal medya var diye de olmuyorlar. Sosyal medya burada sadece iletişimi kolaylaştırıcı ortam görevi üstlenmiş durumda.

Zizek Gezi Parkı olayları ile Brezilya protestoları konusunda; Yunanistan ve İspanya gibi ekonomik kriz yaşandığı için patlama olduğu iddia edilen ülkelerin aksine başarı hikayesi yazılan yerlerde de patlama olduğuna işaret ediyor. Zizek Gezi parkı’nın nedenini daha farklı izah ediyor:


Burada can alıcı nokta şu; biz Türkiye’deki protesto eylemlerini,salt sessiz duran bir müslüman çoğunluğun desteğine sahip, otoriteryan bir İslamcı rejime karşı, seküler bir toplumun ayağa kalkması olarak görmüyoruz. Türkiye’deki resmi daha karmaşık hale getiren etken, protestoların anti-kapitalist bir dürtüyle yapılıyor olmasıdır.

Zizek Yunan ve Türk protestolarının –ekonomik durum farkına rağmen– temel benzerlikler gösterdiğini; özelleştirme, kamusal alanların gasp edilmesi, sosyal hizmetlerin budanarak yok edilmesi, otoriter siyasetin yükselişi gibi nedenlerle yapıldığını ve buradaki “yurtsever” aldanmaları reddetmek gerektiğini söylüyor.

Ancak Zizek köklü bir değişim yerine, adım adım değişimden bahsediyor. Kitabından ilginç başka bir paragrafı buraya alıyorum;


Siyasal bir hareket, uğrunda çaba harcanacak bir fikirle yola koyulur ancak zaman içinde değişikliklere uğrayacaktır…./……../ Çünkü fikrin kendisi sürecin parçası haline gelmiştir. Şu anda Ruanda’da insanlar ölüyor. Öyleyse anti-emperyalist mücadeleyi unutun ve bu kıyımı nasıl önleyeceğinize bakın”

Değişiklikleri, "hemen" ve "az az" da olsa yapmak dersi yanında, bizim başka bir dersimiz de, "daha geniş bakmak" olmalı. Hayatımız kendi kendimize içerde oynamakla geçiyor. Dışarıya bakmayı ve olayı daha büyük açıdan görmeyi adet edinememişiz. Bunu Y kuşağında da gördük.. Uzunca bir süre, yeni nesillerin politikaya uzak olmasının nedeninin 12 eylül olduğu iddiasını duyduk. 12 eylülün hayatlarımıza getirdiği bazı semptomlar olsa da, bu onlardan birisi değil. Dünyaya bakarsanız 1980 sonrası yani "Y" dediğimiz neslin burada ya da ABD’de ya da Fransa’da hep aynı yani politikadan uzak olduklarını göreceksiniz. Onların 12 eylülü olmadığına göre, bu durumu nasıl açıklayacaksınız? Bu nedenle olaylara dar değil geniş açı ile ve dünyayı da değerlendirerek bakmayı adet edinmemiz lazım.

VİDEOYU BURADAN SEYREDEBİLİRSİNİZ.

KOMPLO TEORİSİ : İşte İlluminati’nin Türkiye ayağı !


illuminaticfr

JÖNTÜRK klavyeleri haber bombardımanını sürdürüyor. Sırada şimdi de İlluminati’nin (ya da şimdiki adı neyse) en önemli organlarından biri olarak gösterilen New York Merkezli Dış İlişkiler Konseyi’nin (Council on Foreign Relations-CFR) Türkiye yapılanması var. İşte CFR’ın Türkiye üyeleri (Tabii ki önce özet bir hatırlatma):

CFR’ın gücü konusunda çok şey yazıldı çizildi. Konsey, dünyayı yönettiğine inanılan seçkinler topluluğunun en önemli oranlarından biri. ABD Başkanlarının, gizli servis yöneticilerinin büyük çoğunluğu CFR’a üye.

CFR, “Sezar” olarak bilinen David Rockelefeller’ın girişimleriyle bugünkü haline ulaştı. Örgüt, “Yeni Dünya Düzeni”nin kurulması için akademisyen, gazeteci, politikacı, işadamı üyeleri aracılığıyla dünyayı biçimlendirmeye çalışıyor (Bu konudaki haberimiz için TIKLAYIN).

gulcfr1

Bu gücün farkında olan ve aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu birçok politikacı CFR’ın desteğini alma uğraşındalar.

Nitekim son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül BM’nin açılışı için bulunduğu New York’ta Dış İlişkiler Konseyi üyelerine bir konuşma yaptı (26 Eylül 2013). Gül, konuşmasında CFR üyelerine övgüler düzdü:

Konseye hitap etmek her zaman büyük memnuniyet uyandırıyor. Bu seçkin kurum, değerli uzmanları bir araya getiriyor ve bu da daha iyi bir gelecek için fikirler forumu oluyor.

Aslında ilk bakışta CFR’ın gizli bir örgüt olduğu söylenemez. Fakaaat, Konsey, kendi içindeki toplantılarda tamamen masonik geleneği uyguluyor. Konseyin 1992 yılındaki bir raporunda bu durum şöyle ifade ediliyor:

Tüm toplantılardaki konuşmalar ve açıklamalar bu toplantılar dışında kimseye açıklanamaz!

Aynı raporda, toplantılardaki gizlilik sürekli tekrarlanırken, bilgi sızdıranların cezalandırılacağına ilişkin ifadeler de bulunuyor.

Şimdi gelelim CFR’ın Türkiye örgütlenmesine. CFR, Türkiye’de Abdullah Gül ve Erdoğan’ın onaylarıyla (Bu konudaki haberimiz için TIKLAYIN) ve de ”Küresel İlişkiler Forumu” adıyla örgütlenmiş durumda. Forumun kurucusu ve de başkanı iş adamı Rahmi Koç.

…Ve işte CFR Türkiye’nin diğer üyeleri:

Ahmet Acar Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörü
Faik Açıkalın Yapı Kredi Bankası CEO’su, Koç Holding Bankacılık ve Sigorta Grubu Başkanı
Vural Akışık Yönetici, Kamu Bankaları Yönetim Kurulu Başkanı (E)
Leyla Alaton Alarko Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi
Hakan Altınay Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi; The Brookings Institution Kıdemli Araştırma Görevlisi
Jak Amram Intermar Gıda, Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Piraye Antika HSBC Bankası CEO’su (E), Yönetim Danışmanı
Ertuğrul Apakan Büyükelçi (E)
Emre Aracı Müzikolog, Besteci
Bozkurt Aran Büyükelçi (E), TEPAV Ticaret Çalışmaları Merkezi Direktörü
Mehmet Arda Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü
Esin Gural Argat Gural Artcraft Yönetim Kurulu Üyesi
Lucien Arkas Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Attila Aşkar Uygulamalı Matematik Profesörü ve Koç Üniversitesi Rektörü (E)
Elsie Vance Aşkar Danışman
Engin Ataç Maliye Profesörü ve Anadolu Üniversitesi Rektörü (E)
Oktar Ataman Orgeneral (E)
Gülnur Aybet Kent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi
Mustafa Aydın Kadir Has Üniversitesi Rektörü
Gürer Aykal Orkestra Şefi
Ömer Pekin Baran Denizcilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Nezih Barut Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
H. Edip Başer Orgeneral (E) ve Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Aslı Başgöz White Case LLP Global İcra Komitesi Üyesi
Tayfun Bayazıt Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı (E)
Feyyaz Berker Tekfen Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
A. Gülsün Bilgehan Milletvekili (E) ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Fatih Birol Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti
Nakiye Boyacıgiller Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı
Dilek Boyacıoğlu İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Profesörü
Hanzade Doğan Boyner Doğan Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Osman Boyner BD Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı
Şule Bucak İletişim Danışmanı
Yılmaz Büyükerşen Eskişehir Belediye Başkanı ve Anadolu Üniv. Rektörü (E)
Yavuz Canevi Türk Ekonomi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı
Eşref Cerrahoğlu Cerrahgil A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Fadlullah Cerrahoğlu Cerrahoğlu Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı
Bülent Mesut Çelebi Airties Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucu Ortağı
Hikmet Çetin Dışişleri Bakanı (E), TBMM Başkanı (E)
Gökhan Çetinsaya YÖK Başkanı; İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü (E)
Hasan T. Çolakoğlu TEB Holding Y.K. Başkanı; Çolakoğlu Metalurji Y.K. Başkanı
Salim Dervişoğlu Oramiral (E) ve Deniz Kuvvetleri Komutanı (E)
Haluk Dinçer Sabancı Holding Perakende ve Sigortacılık Grup Başkanı
Suzan Sabancı Dinçer Akbank T.A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye
Ömer Dinçkök Akkök Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi
Ali Doğramacı Bilkent Üniversitesi Rektörü (E) ve Mütevelli Heyeti Başkanı
Cem Duna Büyükelçi (E), AB Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı
O. Turgay Durak Koç Holding CEO’su
F. Bülent Eczacıbaşı Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Canan Ediboğlu Ekonomist ve Shell Türkiye Genel Müdürü (E)
Tarhan Erdem Konda Araştırma ve Danışmanlık Y. K. Başkanı ve Köşe Yazarı
Üstün Ergüder Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Direktörü ve Boğaziçi Üniversitesi Rektörü (E)
Hasan Ersel Ekonomist, TEPAV Mütevelli Heyeti Üyesi
Şenes Erzik UEFA Başkan Yardımcısı; Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Onursal Başkanı
Selçuk Esenbel Boğaziçi Üniversitesi Tarih Profesörü
Metin Fadıllıoğlu Group 29 Yönetim Kurulu Başkanı
Ayla Göksel Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Celal Göle Ankara Üniversitesi Ticaret Hukuku Profesörü
Nilüfer Göle Paris Ecole des Hautes Etudes Sosyoloji Profesörü
Emre Gönensay Dışişleri Bakanı (E) ve Ekonomi Profesörü
Bülent Gültekin Pennsylvania Üniversitesi Finans Doçenti
Orhan Güvenen DPT Müsteşarı (E), Bilkent Üniversitesi Ekonometri Profesörü
Talat S. Halman T.C. İlk Kültür Bakanı ve Bilkent Üniv. İnsani Bilimler Fak. Dekanı
Şükrü Hanioğlu Princeton Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları Profesörü
Metin Heper Bilkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Rifat Hisarcıklıoğlu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı
Umran İnan Koç Üniversitesi Rektörü
M. Cemal Kafadar Harvard Üniversitesi Tarih Profesörü
Çiğdem Kağıtçıbaşı Koç Üniversitesi Psikoloji Profesörü
Ersin Kalaycıoğlu Koç Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü
Kerim Kamhi Profilo Telekom Yönetim Kurulu Başkanı
Memduh Karakullukçu Kroton Y. K. Başkanı ve İTÜ-ARI Teknokent Kurucu Direktörü
Hüsamettin Kavi İSO Yönetim Kurulu Başkanı (E)
Muharrem Kayhan Söktaş A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi
Muhtar Kent Coca Cola Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su
Mustafa Kılıçaslan Microsoft Kamu Politikaları Direktörü
Üner Kırdar Büyükelçi (E); Birleşmiş Milletler Yöneticisi (E)
Rahmi M. Koç Koç Holding Şeref Başkanı
Sami Kohen Gazeteci, Yazar
Sezer Komsuoğlu Kocaeli Üniversitesi Rektörü; Nöroloji Profesörü
Osman Korutürk Büyükelçi (E)
Cem Kozlu Yönetim Danışmanı ve Türk Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı (E)
Sönmez Köksal Büyükelçi (E), MİT Müsteşarı (E)
Ayşe Kulin Yazar
C. Tanıl Küçük İSO Yönetim Kurulu Başkanı (E)
Tuğrul Kudatgobilik TİSK Başkanı
Emre Kurttepeli Mynet Grubu Kurucu Başkanı
Livio Manzini Bell Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Erol Memioğlu Koç Holding Enerji Grubu Başkanı
Muhsin Mengütürk Doğuş Holding Yönetim Kurulu Üyesi; Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı (E)
Emine Gürsoy Naskali Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Profesörü
A. Gülru Necipoğlu Harvard Üniversitesi İslam Sanatı ve Mimarlık Tarihi Profesörü
Bertil Emrah Oder Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Gülsin Onay Konser Piyanisti
Osman Okyay Kale Grubu Teknik Bölüm Başkanı
Zeynep Bodur Okyay Kale Grubu Başkanı ve CEO’su
İlhan Or Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Profesörü
İlber Ortaylı Galatasaray Üniversitesi Tarih Profesörü, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü (E)
Altan Öymen Gazeteci, Yazar
Mustafa Özbey Tümamiral (E)
Ersin Özince İş Bankası CEO’su (E)
Murat Özyeğin Fiba Grubu Yönetim Kurulu Üyesi
Necmettin Pamir Nöroloji Profesörü, Acıbadem Üniversitesi Rektörü (E)
Ümit Pamir Büyükelçi (E); Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi (E)
Süher Pekinel Konser Piyanisti
Günsel Renda Koç Üniversitesi Sanat Tarihi Profesörü
Gülsün Sağlamer Mimarlık Profesörü ve İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü (E)
Güven Sak Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) İcra Direktörü; Ekonomi Profesörü
S. Özdem Sanberk Büyükelçi (E), Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı (E)
Rüşdü Saraçoğlu Devlet Bakanı (E), T.C. Merkez Bankası Başkanı (E)
Süreyya Serdengeçti T.C. Merkez Bankası Başkanı (E), TEPAV İstikrar Enstitüsü Kurucu Başkanı
Robert Sonman Arçelik A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
Leyla Tara Suyabatmaz RAMPA İstanbul Kurucu Direktörü
Ferit Şahenk Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı
İpeknur Cem Taha Gazeteci ve İşkadını
Sabih Tansal Boğaziçi Üniversitesi Rektörü (E)
Ali Tigrel DPT Müsteşarı (E)
Canan Çelebioğlu Tokgöz Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili
İlter Turan İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü
Füsun Türkmen Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi
İlter Türkmen Dışişleri Bakanı (E) ve Büyükelçi (E)
Rıza M. Türmen AİHM Yargıcı (E) ve Büyükelçi (E)
Tomris Türmen Ankara Üniversitesi Neonatoloji Profesörü; Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktör Temsilcisi (E)
Akın Umur Türk Tütün A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Derin Ural İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Profesörü
Emine Uşaklıgil Gazeteci, Yazar
Murat Ülker Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Volkan Vural Büyükelçi (E) ve Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Danışmanı
Yaşar Yakış Dışişleri Bakanı (E) ve Büyükelçi (E)
Nur Yalman Harvard Üniv. Sosyal Antropoloji ve Ortadoğu Çalışmaları Profesörü
Tezcan Yaramancı Investa Danışmanlık Y.K. Başkanı; TURMEPA Y.K. Başkanı
Zekeriya Yıldırım Yıldırım Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi
Durmuş Yılmaz T.C. Merkez Bankası Başkanı (E)
Rona Yırcalı Yırcalı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
İdil Yiğitbaşı Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Erkut Yücaoğlu TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı; MAP-Turkuaz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Gamze Dinçkök Yücaoğlu AKENERJİ Finansal Denetim ve Risk Yönetimi Direktörü

Bu üyelerden kurucu statüsünde olanlar şunlar:

Vural Akışık
Piraye Antika
Pekin Baran
H.Edip Başer
Aslı Başgöz
Feyyaz Berker
Gülsün Bilgehan
Fatih Birol
Hanzade Doğan Boyner
Yılmaz Büyükerşen
Yavuz Canevi
Hikmet Çetin
Hasan T.Çolakoğlu
Salim Dervişoğlu
Ömer Dinçkök
Ali Doğramacı
O.Turgay Durak
Bülent Eczacıbaşı
Tarhan Erdem
Metin Fadıllıoğlu
Cemal Kafadar
Hayati Kamhi
Memduh Karakullukçu
Üner Kırdar
Rahmi M.Koç
Cem Kozlu
Sönmez Köksal
Muhsin Mengütürk
Gülru Necipoğlu
Altan Öymen
H.Ersin Özince
Süher Pekinel
Gülsün Sağlamer
Özdem Sanberk
İlter Türkmen
Rıza Türmen
Tomris Türmen
Solmaz Ünaydın
Volkan Vural
A.Rona Yırcalı

Kurumsal bazda üyeler ise şöyle sıralanıyor:

Borusan Holding A.Ş.

Chadbourne & Parke Danışmanlık Hizmetleri Avukatlık Ortaklığı

Citibank A.Ş.

Coca Cola İçecek

DRT Bağımsız Denetim ve SMM A.Ş. (Deloitte)

Fritolay Gıda San. ve Tic. A.Ş. (PepsiCo Türkiye)

ING Bank A.Ş.

Intel Teknoloji Hizmetleri Ltd. Şti.

Microsoft Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Ltd. Şti.

Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Total Oil Türkiye A.Ş.

Türkiye İş Bankası A.Ş.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.

Vodafone Telekomünikasyon A.Ş.

İlginç değil mi?

Türkiye’nin kılcal damarları İlluminati’nin elinde…

NOT: Bu arada yukarıdaki listede yer alan isimlerin büyük çoğunluğu Abdullah Gül’e daha yakın duruyor.

KOMPLO TEORİSİ : Kaosun fitilini “Boğanın Gözü” mü at eşledi ?


Bir film bir anda ortalığı karıştırdı. Birçoklarına bu kaousun arkasında ister ”İlluminati” isterse “Boğanın Gözü” denilsin uluslararası gizli bir örgüt var.

Yapımcısı, yönetmeni esrarengiz (ki destek olanlar arasında Mısırlı Kıptilerin, Evangelistlerin hatta ve hatta Türkiye’den isimlerin de olduğu söyleniyor) fitne filmi, Ortadoğu’ya resmen bomba gibi düştü.

İşin ilginci, kısa süre içinde filmin “uluslararası bir komplo”nun eseri olduğu ABD başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinin basın ve yayın organlarında dillendirilmeye başlandı.

Peki, kim bu komplocular?

Bu soruya kolayca cevap vermek zor, ancak bu noktada Talat Turhan’ın bazı saptamalarını hatırlatmakta yarar var:

Anglo-Amerikan yapıtlara da baktığımızda küreselleşeme üç gizli örgütün çabalarıyla yaşama geçiriliyor. Bu örgütler:[21]

1) Council On Foreign Relations (CFR)

2) Bilderberg Group (B.B)

3) Trilateral Comission (T.C)

Dünyayı yönetenin aslında bu üç gizli örgütün üyeleri olduğu anlaşılıyor. Bu örgütün Sezarı David Rockefeller yani dünyanın imparatoru. David Rockefeller’e bağlı örgüt üyesi üç grup var: Kuzey Amerika seçkinleri, Avrupa Seçkinleri, Japon seçkinleri. Bu oluşumun içersinde Türkiye seçkinleri yahut Türkiye’nin seçilmiş insanları Bilderberg Grubu’na üye yapılmış durumdalar. Bazı kaynaklar anılan örgütlerin açık çalışan legal kuruluşlar olduğunu savlıyorlar. Bu savın doğru olduğunu kabul edersek yanılmış olacağımızı düşünüyorum. Evet, örgütlerin üyelerinin isimleri belli. Burada açıklık var. Buna karşın örgütlerin yaptıkları toplantılar ve bu toplantılarda alınan kararlar gizli. Öylesine ki örgüt üyeleri bile bütün kararlardan haberdar edilmiyorlar. Bu bağlamda gizli örgüt tanımlaması gerçeğe uygun düşer.

Council On Foreign Relations, bir dışişleri komisyonu olarak 1921′de New York’da “siyonist, üniversal, mali sermaye oligarşisinin” önderliğinde kurulmuş. Başından beri Rockefeller ailesi bu oluşumu bu noktaya getiriyor.

1954 yılında gene CFR güdümünde örgütlenmenin Avrupa ayağı olarak Bilderberg örgütü kuruluyor. 29-31 Mayıs 1954 tarihlerinde Danimarka’nın Oosterbeek kentinde Bilderberg Oteli’nde ilk toplantısını yaptığı için bu gizli örgütün adı Bilderberg Group.

Üçüncü örgüt Trilateral Komisyon. Trilater Komisyon, adından da anlaşılacabileceği gibi üçlü komisyon. 1973 yılında üç büyük emperyalist sermaye odağını CFR güdümünde birleştirmek için kuruluyor. İçinde Kuzey Amerikalılar, Avrupalılar, Japonlar var. Bu örgüt de Bilderberg’e göre bir üst kuruluş. Birincisi CFR, İkincisi Trilateral, üçüncüsü Bilderberg. Böyle bir hiyerarşi var aralarında. Tabi oraya seçilmenin şartları var.

Halid Özkul’a göre[22] “1975 yılında Nelson Rockefeller Comission ile ABD’nin bütün istihbarat örgütleri CFR’ın denetimi altına alınıyor”. Ancak bana göre bu tespiti ABD’yle sınırlı tutarsak eksik olur. Çünkü ululararası kapitalizmin gizli örgütlerine baktığımız zaman istihbarat örgütü üst düzey yetkilileri yanında, NATO Başkumandanları ve NATO Genel Sekreterleri ve hatta Birleşmiş Milletler’in etkin görevlilerinin de yer aldığını görmekteyiz. Bu anlayışla ABD istihbarat örgütleriyle müttefik istihbarat örgütleri arasında işbirliğinin ötesinde bağlar kurulmuştur.

Küreselleşmenin üç büyük gizli örgütünün hiyerarşisine göre merkezde bulunanlara “Boğanın Gözü”[23] diyorlar. Öküzün Gözü de diyebilirsiniz. Öküzün Gözü’nde Amerikan başkanı, David Rockefeller, diğer üyeler yer alıyor. Bu gruba alınmanın ön şartı üç gizli örgüte de üye olmak. Bu kadarı da yeterli değil, bunların da arasından seçilmek gerekiyor. Amerikan başkanları değişiyor. Rockefeller ailesi her zaman Öküzün Gözü’nün içinde yer alıyor. Bütün bu oluşumdan dolayı Rockefeller için Sezar tanımlaması yerine oturuyor.

Bunlar dünyayı yönetmek için karar alan kişiler. Ve yüzde yüz küreselleşmeyi yönlendiriyorlar. Ondan sonraki halkada, iç halka denilen bir halka var. Burada da yeni dünya için çalışan idareciler ve üç büyük gizli örgütün birden üyesi olanlar yer alıyor. Ondan sonraki üçüncü halka merkez halka. Bunlar da küreselleşme olgusu için alınan gizli kararlardan yüzde 80 bilgilendiriliyorlar. Bu halkada yer alanlar iki örgüte üye olanlar. YDD’nin uygulayıcıları liderlerden seçiliyorlar. Ondan sonra dış halka var. Buradakiler dünyada olup bitenlerden yani emperyalistlerin aldığı kararların yüzde 50′sinden haberdar ediliyorlar. Bazı CFR üyeleri diğerlerini gizlemek için bu halkada yer alıyorlar.

Bu alıntıyı neden yaptık?

Çünkü, o fitne filminin Mısır’da, Libya’da ortaya çıkardığı kaosun hemen ardından yapılan yorumların çoğu Talat Turhan’ınkilerle aynı paralelde de ondan.

Yorumcuların çoğu, bu yapılanmanınve de uzantısı olduklarını iddia ettikleri gizli servislerin bilgisi haricinde böyle bir filmin ortaya çıkarılamayacağı ve de yayınlanamayacağı görüşünde.

Bizden aktarması..

KOMPLO TEORİSİ : TC Kimlik Numaraları Üzerine Komplo Teorisi


Bir süredir, internet forumlarında ve e-maillerde TC Kimlik numaraları ile ilgili bir komplo teorisi dolaşıyor. Çevrelerindeki tüm kişilerin kimlik numaralarının çift olması üzerine yaratılan teori bunun bir çeşit fişleme olduğu iddiasını taşıyor.

Ancak T.C. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre işin aslı, kredi kartlarının numaralandırılmasında da kullanılan ve bir çeşit sağlama yaratan algoritma.

İnternette söylentiler ve komplo teorileri daha çabuk yayılıyor. Nitekim, geçtiğimiz hafta TC Kimlik numaraları ile ilgili bir teori bazı forumlarda ve mail listelerinde geniş bir tartışma alanı buldu.

Kimlik numaranızı kontrol ederseniz, sonu çift numara ile bitiyor. Çevresindeki herkesin kimlik numarasının çift numara ile bittiğini gören kişilerin yarattığı komplo teorisi, bu yolla insanların, mezhep ya da etnik kökenlerine göre fişlendiği şeklindeydi.

Ancak T.C. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, bunun bir algoritma olduğunu açıkladı. Buna göre sistem, kredi kartlarının numaralarının yaratılmasında da kullanılan ve sahteciliği engelleyen bir çeşit sağlama algoritması.

Açıklamada, tek rakamla (1, 3, 5, 7, 9) biten bir TC kimlik numarası olmadığı yani iddia edildiği gibi bir fişlemenin olmadığı belirtilirken, elektronik ortamda kaydedilen tüm numaraların sistem gereği çift rakam (0,2,4,6,8) olduğu belirtildi.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, açıklamada TC kimlik numarasının son hanesinde tek rakam olan vatandaş varsa, işlemlerde sorun çıkacağı için, en yakın nüfus dairesine giderek bu hatayı düzeltmesi gerektiğini de not etti.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri’nden aldığımız açıklama şu şekilde;

T.C. Kimlik numaraları 11 haneden oluşur. T.C. Kimlik numaralarının son 2rakamı ise doğrulama (verification) hanesidir. Yani diğer bir deyiş ile
bir T.C. Kimlik numarasının doğru olup olmadığını anlamak için yerleştirilmiş bir algoritmadır. Bu yöntem birçok yerde, kredi kartı numaralarında, banka hesaplarında vs kullanılmaktadır. Amacı ise sahtekarlığı ve dolandırıcılığı önlemektir.

Kimlik numaralarınızın ilk on hanesini toplarsanız, elde ettiğiniz rakamın 1’ler basamağı sizin kimlik numaranızın 11. Hanesini oluşturur ve matematiksel algoritma gereği de çifttir.

Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası uygulamasında vatandaşlara herhangi bir aynm yapılması iddiaları ise tamamen gerçekdışı ve asılsızdır.

Kamu oyuna saygıyla duyurulur.

TEKNİK TAKİP /// VİDEO : Komplo Teorisi – Derin Kulak – Echelon


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=OetPmvuG6WA

VİDEO : Komplo Teorisi – Recep Yazıcıoğlu’nun Şüpheli Ölümü


VİDEO LİNK :

VİDEO : Komplo Teorisi Eşref Bitlis Suikastı


VİDEO LİNK :

VİDEO : Komplo Teorisi – Gezi Yalanları


VİDEO LİNK :

VİDEO : Komplo Teorisi – ABD’de son dinleme skandalı


VİDEO LİNK :

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!