BALYOZ DAVASI /// HİLMİ YAVUZ : Modernleşme ve vesayet


Askeri vesayeti bitiren ‘Balyoz’ ve ‘Ergenekon’ davaları, hukuki süreçlerin normal işleyişi ile yavaş yavaş sona doğru yaklaşıyor.

Ama bürokratik vesayet, elbette Cumhuriyet’in kuruluşuyla 1923’te başlamış değil;- modernleşme ile vesayet arasında nedensellik ilişkisi var. Ve bu çok önemli! Zira Osmanlı Tanzimat’ıyla başlayıp Cumhuriyet Tanzimat’ıyla devam eden modernleşmenin, gerek Osmanlı’da gerek Cumhuriyet’te hayata geçirilmesinde askerî ve sivil bürokratik vesayetin belirleyici olduğu şüphe götürmez. Modernleşme ancak vesayetle kabul ettirilebilirdi;- öyle de oldu!Tanzimat Fermanı ile, Osmanlı İmparatorluğu, modernleşme ve Batılılaşma süreci ile birlikte bürokratik devlet modelini tahkim eder. Ama bu model, modernliğin rasyonalitesi üzerine inşa edilmiş bir bürokrasiyi değil, doğrudan doğruya memur saltanatı anlamına gelebilecek olan bir sistem üretir. Büyük Reşid Paşa ile başlayan ve onun yetiştirmeleri olan Ali ve Fuad Paşa’lar, modern bir bürokratik devletin rasyonalitesini değil, memur saltanatının iktidarını ve bu iktidarı bütün malûliyetleri ile, temsil ederler.

Rasyonel bir bürokrasinin değil, memur iktidarının Osmanlı’ya getirisi, sadece Sultan’ın monarşik yönetimine karşı, Ali ve Fuad Paşa’ların Sadrıazam ve Hariciye Vekaletlerini, deyiş yerindeyse, münavebe ile kendi siyasi güçlerini tahkim etmek için kullanmaktan ibaret olmuştur. Nitekim, Tanzimat Fermanı’ndan sonra gerek Abdülmecid gerekse Abdülaziz döneminde gerçek iktidar Sultan’da değil, saray bürokrasisindedir. Geçen haftaki yazımda da belirtmiştim: Prof. Dr. Şerif Mardin, ‘Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu’nda, Sultan’ın (Abdülaziz) ‘Devlet politikasının belirlenmesinde […] Fuad ve Ali Paşa’ların âdetâ esiri’ olduğunu söyler. Abdurrahman Şeref Bey’in ‘Tarih Musahebeleri’nde bildirdiğine göre ise, Sultan Abdülmecid, bir gün [Büyük] Reşid Paşa’nın elinden kendisini kurtarması için, başını sarayının duvarlarına vurarak Allah’a yalvarırken’ görülmüştür. Dahası, Abdülaziz’in tahttan indirilmesinin de, bir askerî darbe ile gerçekleştiğini biliyoruz.

‘Darbeyi destekleyen silahlı güçleri sağlayan’ da Süleyman Paşa’dır: Süleyman Paşa, daha sonra Abdülhamid döneminde yargılanacak olan paşalardan biridir. Belki de ilk Ergenekon’cu idi Süleyman Paşa…Tanzimat, bürokratik iktidarı o kertede tahkim etmiştir ki, Büyük Reşit Paşa’nın adamı olan Şinasi, o ünlü kasidesinde, Paşa’ya;Bir ıtıknâmedir insâna senin kanunun,Bildirir haddini Sultan’a senin kanunundiye seslenecektir. Sultan’a dahi haddini bildirecek olan bir kanun! Elbette ortada kanun falan yoktur! Sözkonusu olan Tanzimat Fermanı’ndan başka bir şey değildir. Bırakınız Osmanlı’nın Ondokuzuncu yüzyılını, Yirmi Birinci yüzyılın demokratik toplumlarında, parlamentonun çıkardığı bir kanunun Devletin başındaki kişiye ‘haddini bildirdiğini’ söylemek, düpedüz, saygısızlıktır… Prof. Mehmed Kaplan ‘Mustafa Reşid Paşa ve Yeni Aydın Tipi’ başlıklı makalesinde, Şinasi’nin kasidesinde Mustafa Reşid Paşa’ya ‘Eyâ ahali-i fazlın reis-i cumhûru’ diye ‘hitap e[ttiğini]’ belirtir ve şöyle der: “Padişahlık müessesesinin hâkim olduğu bir devirde, önde gelen bir devlet adamına, halka yaptığı hizmet dolayısıyla, ‘reis-i cumhûr’ diye hitap etmesi, büyük bir cesaret sayılsa gerektir.”

Burada rahmetli Kaplan Hoca’nın yanıldığını söylemeliyim. Şinasi’nin tavrı, bir ‘cesaret’ örneği değil, tam tersine, sırtını Mustafa Reşid Paşa’nın bürokratik iktidarına dayamış bir şımarık çocuğun Sultan’a karşı olan küstahlığıdır…Ne var ki, V. Murad dönemini saymazsak, Abdülmecid ve Abdülaziz’in saltanatları devamınca iktidar, Tanzimat Paşaları ile onların ardılı olan Mithat, Mütercim Rüşdü, Süleyman Paşa ‘cunta’sını tasfiye edecek ve memur iktidarına son verecektir.

Özetle söylemek istediğim şudur: Tanzimat, bürokrasinin tahakkümünün, başka türlü söylersem, sivil ve askerî vesayetin icad edildiği bir dönemdir. Daha sonra da Cumhuriyet tarafından temellük edilecek olan, [Weber’in deyişiyle] ‘bürokratik despotizm’in kökenlerini, o anlı şanlı Tanzimat’ta aramak gerekir. Cumhuriyet’in ideolojisi, bürokratik ideolojidir: Ve elbette tastamam o nedenle, Mithat Paşa yüceltilecek ve yine elbette tastamam o nedenle Abdülhamid değersiz kılınacaktı…

h.yavuz

Etiketlendi:, , ,

Yorum bırakın

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!